KAYBEDİLEN OSMANLI COĞRAFYALARINDAN KONYA'YA YAŞANAN GÖÇLER
İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren göçler hep yaşanmıştır. Franklin Scott, ''Modern Zamanlarda Dünya Göçü" adlı eserinde durumu "İnsanların Adem ile Havva'nın cennetten kovulmalarından beri hareket etmektedirler" sözüyle ifade etmiştir. En genel manasıyla yer değiştirme hareketi olarak tanımlanabilir. Yer değiştirme hareketinin göç olarak kabul edilebilmesi için koşul niteliğinde ı- Fiziki Mekan, 2- Zaman, 3- Yer Değiştirme Hareketi, 4-Neden/Nedenler gibi unsurların olması şarttır (Erdoğan, 2017, s.13-15).
Göç olayları sistemli ve bilinçli bir şekilde gerçekleştirildiğinde gelinen bölgelere yeni bir dinamizm getirdiği aşikardır. Kitab-ı Dedem Korkut'ta geçen: "Yata-yata yanımız ağrıdı,
dura-dura belimiz kurudu. Yürüyelim a beyler" ifadesi bile bu dinamizmin Türk milleti için ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermektedir (Nerimanoğlu, 1995, s.52).
Dünya üzerinde yaşamakta olan kadim topluluklardan birisi olan Türk milleti de bu yoğun demografik hareketlere birçok kez katıla gelmiştir. Yaşanılan her göç olayı
kültürel ve sosyal olarak değişimlere ve birçok deneyimin kazanılmasına sebep olmuştur.
Dünya üzerinde göç olayında Türkler kadar
çok tecrübe kazanan bir başka millet yoktur. Tarihte Kavimler Göçü olarak bilinegelen büyük göç olayı ile başlayan Batıya doğru hareketlenme sonraki zamanlarda da dönem dönem yaşanmıştır. En sistemli ve en güvenli göç süreci ise hiç kuşkusuz Osmanlı
Devleti'nin Batı'ya doğru gerçekleştirdiği fetih hareketleri ile devam etmiştir. 400 yıla yakın süren bu göçler ile Anadolu coğrafyasından
ve hakimiyeti altındaki diğer coğrafyalardan birçok unsurun özellikle Balkanlar ve Orta Avrupa'ya yerleştirildiği görülmektedir.
Osmanlı Devleti'nin güçlü olduğu dönemlerde ordu ile Batıya doğru yaşanan göçler, devletin güç kaybetmesiyle tersine göçün başlamasına sebep olmuştur.