Page 230 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 230

Allah İle İnsan Arasındaki İki             münasebet de insanın bilgi sâhibi olmasını
                                       İrtibat Tarzı                              temin edecektir. Çünkü ona göre, eşyayı
                                                                                  bilmemiz, eşya ile aramızdaki münasebet
                                       Konevî’nin Harezmî’ye katkıda bulunduğu    sayesinde gerçekleşiyorsa, Tanrı hakkındaki
                                       diğer bir husus da Tanrı-âlem veya Tanrı-insan   bilgimiz de Tanrı ile aramızdaki münasebet
                                       arasındaki münasebet ve iki irtibat tarzıdır.   sayesinde mümkün olabilecektir. 18
                                       Harezmî bu konuya “Başlangıç ve yaratılış
                                       sırrının keşfi ve mebde’ ve meâd yollarının   İşte tam da bu noktada Tanrı-âlem veya
                                       açıklanması hakkında” kaleme aldığı yedinci   Tanrı-insan arasındaki iki irtibat söz konusu
                                       makalede değinirken, Konevî meseleyi       olmaktadır. Zira Tanrı-âlem arasındaki
                                       “bilgi anlayışı” çerçevesinde ele almaktadır.   yaratılış sürecini ifade eden görüşlerden
                                       Öncelikle sözü edilen iki irtibat tarzından   birisi sudûrcu anlayıştır. Bu sistemde akıllar
                                       kastedilen şudur: Yaratılmış olan her varlığın   arasında illet-ma‘lûl ilişkisi vardır. Böylece her
                                       Hak ile münasebeti iki şekildedir. Birincisi   şey bir silsile sonucunda Tanrı’dan meydana
                                       tertip ve vâsıtalar silsilesi yoluyla; ikincisi ise   gelmiştir. Varlık-bilgi açısından meseleye
                                       herhangi bir vâsıtanın ve aracının müdahalesi   baktığımızda, herhangi bir varlığın Tanrı’ya
                                       olmadan gerçekleşen irtibattır. 16         dair bilgisi de bu sürece ve silsileye bağlı
                                                                                  gerçekleşmektedir. Yani her varlık nasıl
                                       Biz burada evvela Konevî’nin mevzuyu       bir silsile sonucu varlık alanına gelmişse,
                                       nasıl bir çerçevede ele aldığına, akabinde   aynı silsileyi takip ederek bilgiye ve kemâle
                                       Harezmî’nin bu husustaki açıklamalarına    ulaşacaktır. Bu anlamda bilgisizlik veya
                                       yer vermek istiyoruz: Konevî, hakîkate     karanlık, varlığın ya da nefsin söz konusu
                                       ulaşmak için iki temel yöntemden söz eder.   silsile boyunca uğradığı mertebelerden aldığı
                                       Birincisi, nazar ehlinin esas aldığı “burhân”   tesirlerin sonucudur. 19
                                       yöntemidir. Ona göre bu yöntem, sınırlı bir
                                       bilgiye ulaştırsa bile nihâî olarak eşyanın   Konevî’ye göre silsile yoluyla, varlıklar ile
                                       hakîkatini bilmek için yeterli değildir. Tanrı   Tanrı arasında kurulan bu dolaylı ontolojik
                                       hakkında da tatmin edici bir cevap ortaya   ilişki, doğru, fakat eksiktir. O, her varlığın
                                       koyamamaktadır. İkinci yöntem ise sûfîlerin   Tanrı ile silsilenin dışında da bir ilişkisinin
                                       “müşâhede ve keşif” yoludur. Burada, akıl   olması gerektiği kanaatindedir. Bunun için
                                       yürütme ve istidlâlin yerini seyr ü sülûk alır. 17  de Bir’den Bir çıkar prensibine bağlı kalarak,
                                       Konevî, gerçeğe ulaşmanın esas yönteminin   fakat filozofların sudûrcu anlayışından da
                                       bu olduğunu ve şartları yerine getirildiğinde,   ayrılarak, bu ilk çıkan şeyin “İlk Akıl” değil,
                                       nefs ile ilâhî mertebe arasındaki          “Vücûd-ı Âmm/Genel Varlık/Genel Varlık
                                       “münasebet”in kemâle erişeceğini belirtir. Bu   Tecellîsi” olduğunu ileri sürer. Çünkü sudûrcu

                                       Harezmî, Cevâhir, IV, 1316-1319.
                                       16 Konevî, Kırk Hadis Şerhi, çev. Ekrem Demirli, İz Yay., İstanbul 2002, s. 178-179; Konevî, İlâhî Nefhalar, çev. Ekrem Demirli,
                                       İz Yay., İstanbul 2002, s. 175; Konevî, Yazışmalar, çev. Ekrem Demirli, İz Yay., İstanbul 2002, s. 74; Harezmî, Cevâhir, I, 156-157.
                                       17 Konevî, Fatiha Suresi Tefsiri, s. 52; Ekrem Demirli, Sadreddin Konevî’de Bilgi ve Varlık, İz Yay., İstanbul 2005, s. 101-105.
                                       18 Konevî, Fatiha Suresi Tefsiri, s. 54-55; Demirli, Sadreddin Konevî’de Bilgi ve Varlık, s.  127-128.
                                       19 Demirli, Sadreddin Konevî’de Bilgi ve Varlık, s. 137-138.







                                                                              228
   225   226   227   228   229   230   231   232   233   234   235