Page 142 - Dârülmülk Konya Dergisi 2023 3. Sayı
P. 142

HZ. MEVLÂNÂ DERGÂHI’NIN DÖRT


                 ŞÂHESERİ VE TARİH KİTÂBELERİ




                 MUSTAFA ÇIPAN








                 Kuhl ide çeşm-i cihân-bînine rağbetler ile   etmenin yanında kabiliyetleri nispetinde
                 Hâk-i pâk-i harem-i Hazret-i Mevlânâyı      güzel sanatların muhtelif şubelerinde de
                 (Hz. Mevlânâ’nın hareminin temiz toprağını, büyük bir   eğiterek cemiyete yol gösterecek, onları
                 arzu ile, cihanı gören gözüne sürme çekmek istedi.)  güzelliğe, iyiliğe, doğruluğa, sevgiye,
                 Mânî                                        hoşgörüye kısaca güzel ahlâka davet edecek
                                                             “nümûne insan” yetiştirirler.

                 Hz. Mevlânâ, güzeli değil, güzelliği        Bu hâlin bir neticesi olarak, Hz. Mevlânâ’ya
                 görmemizi ve sevmemizi ifade buyurarak,     uyanlar ve Mevlevî olarak isimlendirilenler,
                 “Biz sûfîler sizin mahallenize geldik.      yüzlerindeki temizlik, tavırlarındaki asalet
                 Allah rızası için bize güzelliğinizden bir   ve vakar, kıyafetlerindeki sadelik ve zarafet,
                 şeyler veriniz.” diye seslenir. Kendisi de   konuşmalarındaki kendilerine has terbiye
                 ziyaretine gelenlere güzellikler sunar, dahası   yanında imanlarından kaynaklanan fikrî
                 bu güzellikler, ona ve dergâhına hizmeti    inceliklerini ve sanat kabiliyetlerini yansıtan
                 şeref bilenlerce birbiri üzerine eklenerek   nezaketli üslûpları ile cemiyet hayatında son
                 katmerlenir.                                derece tesirli olurlar.
                 Selîm bir akılla düşünen, selîm bir kalple   Bu terbiyenin verildiği mekânların idare
                 inanan ve selîm bir zevkle beğenen          merkezi olan Konya Âsitânesi, hayatta
                 Mevlevîler, bu hâli hem kendi hayatlarına   iken Hz. Mevlânâ’ya duyulan hürmet
                 hem de meydana getirdikleri eserlere        ve muhabbet, Hakk’a vuslatından sonra
                 hakkıyla yansıtırlar.                       da rûhâniyetinden istimdâd etmek
                                                             sebebiyle Selçuklu’dan Karamanoğlu’na,
                 Bütün tasavvuf yollarının dergâhları hem    Karamanoğlu’ndan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan
                 kurucu şeyhlerin hem de o mekânlarda        Cumhuriyet’e uzanan bir zaman diliminde
                 yetişen âşık, ârif, âlim, kâmil, fâzıl ve   kesintisiz olarak ilgi görmüş ve görmeye
                 hakîm mürşidlerin nâfiz nazarları ve derûnî   devam etmektedir.
                 nefesleriyle bulundukları bölgeye ruh
                 kazandıran ve kıymet katan bir hüviyet arz   Türk-İslâm şairi, âlimi, ârifi, mütefekkiri ve
                 ederler. Bu dergâhlar, yüzyıllar boyunca    mutasavvıfı Hz. Mevlânâ’nın Dergâhı, fizikî
                 müntesiplerini manevî bakımdan terbiye      yapılanması, maddeye ruh kazandıran sanat
                                                             eserleri, tefrîşi, emsâlsiz hat ve tezyinâtı








                                                            141
   137   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147