Page 24 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 24

göstermişlerdir. Bu yakınlığı daha da         yine Şeyh Mecdüddin İshak’tı. Bu dönem
                                   pekiştirmek amacıyla, sûfîlerin faaliyet      aynı zamanda II. Kılıç Arslan’ın on bir oğlu
                                   merkezi olan tekke, zâviye, hankâh gibi yapılar  arasında amansız bir taht mücadelesinin
                                   için arazi veya gelirler vakfetmişler, bazı alim   yaşandığı bir zamandı. Babasının sağlığında
                                   ve mutasavvıfları devlet kademelerinde önemli  onun desteğini alan ve vefatından sonra da
                                   konumlara getirmişlerdir.                     emirlerin ve ordunun desteği ile başa geçen
                                                                                 Sultan Keyhüsrev, bir süre sonra ağabeyi
                                   İktidar-Sûfî çevre ilişkilerini Türkiye Selçuklu
                                   Sultanları bağlamında değerlendirecek olursak;   Rükneddin II. Süleymanşah ile yaptığı iktidar
                                   devletin kuruluş döneminden itibaren, sıklığı   mücadelesini kaybedip Selçuklu başkentini
                                   veya seyrekliği dönemine göre değişmekle      terk edince, Şeyh Mecdüddin İshak da
                                   sultanların genellikle sûfîlere değer verdikleri   Konya’dan ayrılarak Şam’a gitti. Bu süreçte her
                                   ve onlara saygı gösterdiklerini söylemek      ikisinin de birlikte hareket etmeleri, sultan
                                   mümkündür. Bunun en güzel örneklerinden       ile şeyhin yakınlığını göstermesi bakımından
                                   birisi ise yazımızın konusunu teşkil eden Şeyh   önemlidir.
                                   Mecdüddin İshak’tır.                          Sultan Keyhüsrev’in ağabeyinin ölümü
                                                                                 üzerine Konya ileri gelenlerinin davetiyle
                                   Şeyh Mecdüddin İshak, Türkiye Selçuklu
                                   devrinde I. Gıyaseddin Keyhüsrev ve oğlu I.   tahtı ele geçirdiği 1205 yılına kadar geçen
                                   İzzeddin Keykâvus zamanında adını en fazla    dokuz yıllık süre içerisinde Şeyh Mecdüddin
                                   duyuran sûfîdir. Hayatının erken dönemleri    İshak’ın faaliyetleri hakkında pek bilgi yoktur.
                                   hakkında şimdilik pek bilgi bulunmayan        Ancak geri döndüğü zaman yanında, başta
                                   Şeyh Mecdüddin İshak, yaşadığı devrin en      Muhyiddin İbnü’l-Arabî olmak üzere devrin
                                   büyük bilgini olarak kabul ediliyordu. Devlet   büyük alimlerini Konya’ya getirmesi, Şam’da
                                   işlerinde de önemli görevler üstlenmiş,       bulunduğu sürede hatırı sayılır bir dost çevresi
                                   bilhassa, I. Gıyaseddin Keyhüsrev ve I.       edindiğini göstermektedir.
                                   İzzeddin Keykâvus üzerinde hissedilir bir
                                   etkiye sahip olmuştu.                         “İslâm’ın Şerefi, Dünyanın Bir
                                                                                 Tanesi”
                                   Sultanların Hocası                            Sultan Keyhüsrev, 1205 yılında ikinci defa
                                                                                 tahta çıktığında derhal bir mektup yazarak
                                   Şeyh Mecdüddin İshak, iki defa Türkiye
                                   Selçuklu tahtına çıkan I. Gıyaseddin          en büyük destekçisi olan hocasını yeniden
                                   Keyhüsrev’in her iki iktidar döneminde        Konya’ya davet etmiştir. Sultan’ın bu tavrı,
                                   de en yakınındaki isimlerden birisiydi.       devlet yönetiminde şeyhine olan güvenini ve
                                   Şeyh, çocukluk yıllarından itibaren Sultan    desteğini yanında hissetme arzusu içerisinde
                                   Keyhüsrev’in hocalığını üstlenmiş, şehzâdeliği   olduğunu ortaya koymaktadır. Sultan’ın
                                   sırasında Arapça ve Farsça ile birlikte devrinde   şeyhini geri çağırmak için yazdığı mektupta
                                   geçerli olan diğer ilimleri öğretmişti.       kullandığı ifadeler oldukça çarpıcı olup şeyhin
                                                                                 hükümdar nezdindeki yerini ortaya koyması
                                   Sultan Keyhüsrev Selçuklu tahtına çıktığı     bakımından önemlidir.
                                   zaman, onun baş destekçilerinden birisi








                                                                              22
   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29