Page 29 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 29
sarılmış bir sarık, davul çomağı, altın yaldızlı
gerdanlık ve at başlığı, süslü eğer takımı gibi
hâkimiyet sembolleri hazırlattı ve çeşitli
hediyelerle birlikte Şeyh Mecdüddin İshak’ı
Anadolu’ya uğurladı.
Bu hadise Şeyh Mecdüddin İshak’ın Selçuklu
yönetimi adına gerçekleştirdiği en prestijli ve
üst düzey görevlerden birisiydi. İleride Ahî
teşkilatının zeminini oluşturacak olan sürecin
başlamasında da fütüvveti Selçuklular’a
resmen getiren kişi olarak yine Şeyh
Mecdüddin İshak başrolü üstlenmişti. Sultan
I. İzzeddin Keykâvus, Şeyh Mecdüddin
İshak’ı Bağdat’a sadece elçi olarak değil,
aynı zamanda fütüvvet teşkilatına kabulünü
sağlamak için kendisinin vekili olarak
göndermişti. Sultan, halife ile arasında
elçilik yapmak suretiyle fütüvvet teşkilatının
Anadolu’ya girişinde büyük pay sahibi olan
hocasına saygısının bir nişânesi olarak ona
istediği kişiyi fütüvvete kabul etme yetkisi
vermiş, ölümünden sonra bu görev oğlu
Sadreddin-i Konevî’ye tevcih edilmişti.
Şeyh Mecdüddin İshak yaşadığı süre
boyunca, iki talebesinin Selçuklu hükümdarı
olmasının da etkisiyle Selçuklu kültür
hayatında önemli bir yere sahip olmuştu. İbn
Bîbî’nin onu, “alimlerin şeyhi ve dünyanın göz
bebeği” olarak nitelendirmesi, kendisine daha
sonraki dönemde de verilen değerin en açık
ifadesidir.
İbnü’l-Arabî ve Şeyh Mecdüddin
İshak
Şeyh Mecdüddin İshak’ın en önemli
icraatlarından birisi İslâm tasavvuf
düşüncesinin en önemli isimlerinden birisi
olan Muhyiddin İbnü’l-Arabî’yi Anadolu’ya
27