Page 173 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 173

MAĞRİB VE ENDÜLÜS’TEN KONYA’YA İLİM-İRFAN YOLCULUĞU:

                 SADREDDİN-İ KONEVÎ’NİN YAKTIĞI

                 ÇERAĞ ÜZERİNE


                 NADİR KARAKUŞ







                 Konya ile Anadolu şehirleri arasında, büyük   da zikrederek Dârülmülk’ün Selçuklu’dan
                 bir gönül bağı olduğu gibi siyasî, sosyal ve   günümüze, gönüllere verdiği huzuru gözler
                 kültürel etkileşimlerde gerçekleşmiştir.    önüne sermiştir. Bu önemli gerçek dışında
                 Anadolu Selçuklularının ilk başkenti        Konya ile Belh’ten Suriye’ye, Endülüs’ten
                 İznik’in, Haziran 1097’de Bizans ve Haçlı   Bağdat’a, Mısır’dan Cezayir’e uzanan farklı
                 kuvvetleri tarafından zapt edilmesi,        bir gönül bağı daha kurulmuştur ki bu bağın
                 Konya’nın da kaderini değiştirmiştir.       ilk halkalarından birisi, Sadreddin-i Konevî
                 Böylece Süleyman Şah’ın (1075-1086)         (ö. 673/1274) ve ailesi olarak karşımıza
                 başşehri İznik’ten, oğlu I. Kılıçarslan (1092-  çıkmıştır.
                 1107) ve sonrasının payitahtı Konya’ya
                 geçilmiş ve bu kadîm topraklar, siyaset     İslâm düşünce tarihinde büyük etkileri
                 yanında ilim, irfan ve kültürün de nabzının   bulunan sûfî müellif Muhyiddin İbnü’l-
                 attığı bir başşehir haline gelmiştir.       Arabî’nin (ö. 638/1240), “çocukluk
                                                             arkadaşım” diye bahsettiği Mecdüddin
                 Şehrin başkent olmasıyla gaziler,           İshak (ö. 618/1221), muhtemelen Endülüs’ün
                 Türkmenler ve zanaatkârlar yanında alimler   günümüzde Mürcie denilen Mürsiye
                 de buraya akın etmişlerdir. Kadı Tirmizî (ö.   şehrinde dünyaya gelmiştir. Murâbıtlar
                 601/1205) gibi ulemâ yanında İranlı edip ve   hanedanının (1056-1147) 1147’de Endülüs’te
                 tarihçi İbn Bîbî (ö. 684/1285’ten sonra) gibi   varlığını yitirdiği günlerde, Mürsiye’de
                 münevverler, Ekmeleddin en-Nahcuvânî        ortaya çıkan siyâsî ve sosyal kriz, Bağdat
                 (ö. 701/1302’den sonra) gibi hekimler,      ve Anadolu gibi güvenli bölgelere göçü
                 Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (ö. 672/1273) gibi   tetiklemiştir. Bu dönemde Mısır, Şiî
                 mutasavvıflar, şehre farklı bir hava katmışlar,   Fâtımîlerin (969-1171) ve Suriye’nin bir
                 Konya’nın gönül dünyasını aydınlatmışlardır.  kısmı, Haçlıların (1098-1291) elinde olduğu

                 Ahmed Hamdi Tanpınar, en tanınmış eseri     için Anadolu, güvenli topraklar olarak
                 olan Beş Şehir’de Konya’yı kendini tanımak   bilinmiştir. Üstelik Sultan I. Mesud’un
                 ve mânevî köklerine dönmek için Ruh         (1116-1155) 1147’de İkinci Haçlı Seferi
                 Mimarımızın Şehri olarak tanımlamıştır. Yine  için Anadolu’dan geçmeye çalışan Alman
                 o, eski ile yeniyi anlatırken Bursa, İstanbul,   ve Fransız Haçlılarına karşı kazandığı
                 Ankara ve Erzurum ile birlikte Konya’yı     galibiyetler ve oğlu II. Kılıçarslan’ın (1155-




                 Sadreddin-i Konevî Türbesi

                                                            171
   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178