Page 176 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 176
İbnü’l-Arabî gibi mutasavvıfların Anadolu’ya (Mağrib-i Evsat) yer alan bu şehir, Endülüs
teşriflerini sağlamıştır. Bunlardan özellikle ile yakın ve içli dışlı bir geçmişi paylaşmıştır.
Evhadüddîn-i Kirmânî ve Muhyiddin Sosyolog, filozof, tarihçi ve devlet adamı
İbnü’l-Arabî Mecdüddin’in oğlu Sadreddin-i İbn Haldûn’dan (ö. 808/1406), meşhur Eş’arî
Konevî’nin yetişmesinde ve “vahdet-i vücûd” kelamcısı Muhammed b. Yûsuf es-Senûsî’ye
düşüncesinin en önemli temsilcileri arasında (ö. 895/1490) kadar pek çok alimin uğrak
olmasında büyük rol oynamışlardır. yeri olan bu şehir, iktidarın Muvahhidlerden
(1130-1269) Abdülvâdîlere doğru el
Her biri ayrı bir konu olan bu zâtların
Anadolu’daki faaliyetleri, Sadreddin-i Konevî değiştirdiği 1235’lerde bir istikrarsızlık
ile farklı bir anlama bürünmüş ve bu husus yaşamıştır. Bu siyâsî istikrarsızlık da tıpkı
da Konya’nın kültürel ve mânevî havasına yaklaşık bir asır önce, Mecdüddin İshâk
farklı bir zenginlik katmıştır. Yaklaşık dört ve ailesini Endülüs’ten kopardığı gibi bazı
yıl kadar Konya’da kalan Muhyiddin İbnü’l- alim ve sûfîleri de Tilimsan’dan doğuya
Arabî, bu süre içinde Sadreddin-i Konevî’nin doğru hicrete zorlamıştır. Bunlardan
fikirlerinin oluşmasının temellerini attığı birisi de Sadreddin-i Konevî aracılığıyla
gibi onun çerağının Suriye’den Cezayir’e, Ekberiyye mektebine mensup olan sûfî
Hicaz’dan Mısır’a kadar yayılmasını da müellif Afîfüddin et-Tilimsânî (ö. 690/1291)
sağlamıştır. Bir diğer mürşidi Evhadüddîn-i olmuştur.
Kirmânî ise Sadreddin’in saçtığı ışığın Tasavvufun oldukça canlı yaşandığı
önemli kaynaklarından birisi olmuştur. Bu Tilimsan’da, muhtemelen burada yaygın
husus, Sadreddin-i Konevî’nin vefat ettiği olan Kâdirîlik ve Şâzeliyye öğretilerine
zaman şeyhi Evhadüddîn-i Kirmânî’nin devam eden Afîfüddin, ortaya çıkan siyâsî
kendisine hediye ettiği seccadenin mezarına karışıklıklar ve tasavvufta yeni arayışlar
örtülmesini vasiyet etmesinde de açıkça dolayısıyla doğuya doğru hicret etme gereği
görülmüştür. hissetmiştir. 1219’da Beşinci ve 1229’da
Altıncı Haçlı Seferlerinin harap ettiği
***
Mısır ve Suriye’den, biraz da buralardaki
Tanpınar’ın ifadesiyle Konya, bir sıtma gibi Eyyûbî ailesi arasındaki taht kavgalarından
insanları kendisine çekip kendi âlemine dolayı, rotasını Anadolu’ya çevirmiştir.
taşırken, Sadreddin-i Konevî’nin bu Onu bu kadîm topraklara çeken en önemli
cezbedişteki rolü büyük olmuştur. Onun, etkenlerden birisi de Muhyiddin İbnü’l-
Hz. Mevlânâ gibi insanları kendisine çeken Arabî’nin Malatya’dan Konya’ya uzanan irşad
davetine katılanlardan bir sûfî, Mağrip’ten faaliyetleridir. 1240 yılında İbnü’l-Arabî’nin
Konya’ya uzanan irfan yolculuğunun yeni Dımaşk’ta vefat etmesi de onun Anadolu’ya
bir halkasını oluşturmuştur. Cezayir’in yönelmesinin bir diğer sebebi olmuştur.
kuzeybatısında Fas sınırında yer alan
Tilimsan şehri, tarihte Murâbıtlara ve Muhtemelen 1241 senesi, Afîfüddin et-
Abdülvâdîlere (1235-1550) payitahtlık Tilimsânî’nin Konya’da, Sadreddin-i
yapan önemli bir merkez olarak karşımıza Konevî ile karşılaştığı bahtiyar günlerin
çıkmıştır. Diğer yandan Orta Mağrib’de başlangıcı olmuştur. Sadreddin-i Konevî’nin
174