Page 169 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 6. Sayı
P. 169

2. Celaleddin Karatay (ö. 652/1254)

                                                          Celâleddin Karatay’ın doğum tarihi,
                                                          doğum yeri ve ailesi hakkında yeterli bilgi
                                                          bulunmamaktadır. Kardeşlerinin Karasungur
                                                          ve Rumtaş gibi Türk isimleri taşımalarından
                                                          dolayı ailesinin Türk olabileceğini iddia eden
                                                          araştırmaların yanında Rum asıllı bir gulam
                                                          olduğu belirtilmektedir . Karatay’a ait vakfiye
                                                                                24
                                                          ve kitâbelerde adının her yerde Karatay b.
                                                                                         25
                                                          Abdullah olarak zikredilmektedir . Celâleddin
                                                          Karatay, I. Alâeddin Keykubad ve halefleri
                                                          döneminde çeşitli zamanlarda sırasıyla “emir-i
                                                                                26
                                                          devât”, “emir-i taşthâne ”, “hazinedâr-ı hâss”,
                                                          “naib” ve “atabey” olarak önemli mevkilerde
                                                          bulunmuştur. Alâeddin Keykubad’ın yanında
                                                          göreve başlamadan önce bir gulâmhaneye
                                                          eğitilmek üzere alınan Celâleddin Karatay,
                                                          sonra saraya getirilmiş ve burada kendisine
                                                          önemli bir makam verilmiştir.
                                                          Keykubad’ın âni ölümünden sonra yerine
                                                          geçen oğlu II. Gıyâseddin Keyhusrev
                                                          döneminde Celâleddin Karatay’ın Selçuklular
                                                          üzerindeki etki ve nüfuzu azalmış ve
                                                          görevlerinden uzaklaştırılmıştır. Fakat işlerin
                                                          kötüye gitmesi üzerine Celâleddin Karatay da
                                                          eski görevi olan taştdârlıkla birlikte hazîne-i
                                                          hâssa emirliğine tayin edilmiştir. Celâleddin
                                                          Karatay, Keyhusrev’in ölümüne kadar bu
                                                          görevde kalmıştır. Sultanın ölümünden
                                                          sonra üç oğlunun ayrı ayrı ve birlikte
                                                          saltanat sürdükleri dönemde ise ön planda
                                                          olmuştur. Kardeşler arasında yaşanan taht

                                                          24 İbn Bîbî, el-Evâmirü’l-‘Alâ’iyefi’l- Umûri’l-‘Alâ’iye, I, çev.
                                                          Mür-
                                                          sel Öztürk, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1996, s. 226, 233;
                                                          Abû’l- Farac, Abû’l- Farac Tarihi, II, çev. Ömer Rıza Doğrul, TTK
                                                          Yayınları, Ankara 1999, s. 549.
                                                          25 Aydın Taneri, “Celâleddin Karatay”, DİA, C.7, İstanbul 1993,
                                                          s.251.
                                                          26 İbn Bîbî, el-Evâmirü’l-‘Alâ’iye, I, s. 312







                                                        167
   164   165   166   167   168   169   170   171   172   173   174