Page 58 - Dârülmülk Konya Dergisi 2023 3. Sayı
P. 58

“Güldeste-i Riyâz-ı İrfân’ın ifadesiyle “Livâ-i Karaman’da,
                   Lârende nam kasabada” Mevlevî bir ailenin çocuğu olarak

                       dünyaya gelen Ahmed’in babasının adı kaynaklarda
                   Süleyman olarak geçiyorsa da Bursa Şeriyye Sicilleri’ndeki
                                bir kayıtta Yusuf olarak zikredilmiştir.”




                 Gûş-ı can mülhem-i gaybî didi tarihini      kadar “Mesnevî dili”yle ilgilendi. Çilesini
                 Mevlevîler döndi canâ ışk-ı Mevlânâ ile     tamamladıktan sonra kendisine Bağdat
                 Kâtib Çelebi bu tartışmaları Mizânu’l-Hak fi   Mevlevîhânesi’nin Mesnevîhanlığı teklif
                 İhtiyari’l-Ehakk adlı Türkçe eserinde tenkit   edildi. Bağdat’a gittikten sonra Sakıb
                 ve tahlil eder. 5                           Dede’nin ifadesiyle “...zaman-ı şeriflerinde
                                                             ol muhtasar zâviye bir mufassal hangâh ve
                                                             mahall-i icra-yı âyin” olmuştur. 7
                 Ahmed Cünûnî Dede                           Bağdat’a gidiş ve dönüş tarihleri bilinemiyorsa
                 Güldeste-i Riyâz-ı İrfân’ın  ifadesiyle     da Başvekâlet Arşivi’ndeki 1019/1610 tarihli
                 “Livâ-i Karaman’da, Lârende nam kasabada”   kayıttan Cünûnî ‘nin bu yıllarda orada
                 Mevlevî bir ailenin çocuğu olarak dünyaya   olduğu anlaşılmaktadır. Denebilir ki Ahmed
                 gelen Ahmed’in babasının adı kaynaklarda    Dede, ömrünün en faal yıllarını Bağdat’ta,
                 Süleyman olarak geçiyorsa da Bursa Şeriyye   Bağdat Mevlevîhânesi’nde hizmet vererek
                 Sicilleri’ndeki bir kayıtta Yusuf olarak    geçirmiştir. Ahmed Dede yaklaşık olarak
                 zikredilmiştir.  Doğum tarihini kesin olarak   1020/1611 tarihlerinde Ahmed Niyâzî Dede’yi
                              6
                 bilmiyoruz, 1020/1610 tarihlerinde ihtiyar   yerine halife bırakarak Konya’ya döndü.
                 olduğunu ifade ettiğine göre yaklaşık       Niyeti ömrünün son yıllarını doğduğu yerde,
                 olarak 950/1543 tarihlerinde doğmuş olması   Larende’de geçirmek, orada kendi murakabe
                 tahmin edilebilir. İlk tahsilini doğduğu    ve mukabelesiyle baş başa kalmaktı. Konya’da
                 yerde yaptıktan sonra Konya’ya giden        Ebûbekir Çelebi ile (ö. 1048/1638) karşılaştı.
                 Dede, devrin medreselerine devam etti.      Sohbet esnasında Çelebi, Bursa’ya bir
                 Bir taraftan bu eski Selçuklu başkentinin   mevlevîhâne yapmanın gereğinden bahisle bu
                 özelliği, diğer taraftan ailesinden aldığı   işi Ahmed Dede’nin yapabileceğini söyledi.
                 ilk tesirler sebebiyle Mevlevîliğe meyletti.   Dede ihtiyarlığını ve yukarıda söylediğimiz
                 Merkez dergâhla başlayan bu manevî alış-    arzusunu ileri sürerek affını istedi. Bir
                 veriş yıllarca devam etti. Mevlevî kültürünün   müddet sonra Larende’ye dönmek üzere
                 tabiî neticesi olarak Farsça şiirler yazacak   Çelebi’ye veda ziyaretinde bulunan Cünûnî,
                                                             bu sefer “burc-ı evliyâ diye bilinen bir yerde
                 5 Nşr. S.Uludağ-M. Kara, İslâmda Tenkit ve Tartışma Usûlü, İstanbul,1982
                 6 “... Derviş Ahmed Efendi b. el-Hac Yusuf el-Müştehir bi-Cünûnî”,   7 Sefîne, III/57. Bu Mevlevîhâne’nin şeyhlerinden biri de bestekâr
                 Bursa Şeriyye Sicilleri (BS), B 37/231, 12b.  Osman Dede’dir. (ö. 1918) Öztuna, BTMA, II/170-171.







                                                            57
   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63