Page 183 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 183
Hüdâyî’nin Konevî’nin Kırk Hadis Şerhi’nde naklettiği:
Ben Allah Teâlâ’yı rüyamda genç bir oğlan şeklinde gördüm
rivayetinin tercüme ve şerhine şöyle bir yorum getirdiği
görülmektedir: Şâbb-ı emred insan-ı kâmilin en güzel
suretidir. Burada anlatılmak istenen zâhirî mânaya göre
bir genç oğlanlık ya da delikanlılık değildir. Nitekim bu
hadîs-i şerîfin mânası hakkında ulemâ şunu söyler: Hak
-celle ve a’la- hazretleri suretten, cisim ve cismâniyetten
münezzehtir.
karışıklık gelmesin diye telaşlanmadan ayağı Bu ifadelerden Hüdâyî’nin duygusal ve
yere daha sağlam basan temkin ehli bir sûfî şer’î kaygısı olmayan temevvüc ve televvün
olarak değerlendirir. Münazara sonuçlanıp ehli sûfîlerin maarif-i ilâhiyye karşısında
hüküm verilmek üzereyken Hüdâyî olup cezbeleri sebebiyle duygularını kontrol
biteni Sadreddin’in hakikat lisanından şöyle edemeyip temkinle hareket edemediklerine
bir işarî yorumla anlatır: Duyguları kontrol ve sonunda bu coşkulu tavrın onları şeriat-i
edemeyip temevvüc/dalgalanma ve televvün/ mutahhare ve sünnet-i seniyyeye halel
renkten renge bürünmenin ve duygu getirecek hafifliğe düşürebileceğine işaret
kontrolsüzlüğünün sonu, fesad/bozulma etmektedir.
ve ihtilal/karışıklıktır, iyi değildir. Görmez Hüdâyî’nin Konevî’yi temkin ehli,
misiniz ki Şark ülkelerinde şeyhler, alimler Mevlânâ’yı ise telvin ehli, aşk ve cezbe
ve diğer taife, zuhura gelen maarif-i ilâhiyye sahibi bir sûfî olarak değerlendirdiği
karşısında duygularını kontrol edemeyip anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi tasavvuf ve
cezbe ile temevvüc ve televvüne düştüler, irfan ehli, temkin ve telvin ehli olmak üzere
temkinle hareket etmediler. Sonunda bu ikiye ayrılır. İlk devir sûfîlerinden Cüneyd-i
coşkulu tavırları onları hafifliğe düşürdü, Bağdâdî temkin ehlini temsil eder. Bâyezid-i
şeriat-i mutahhare ve sünnet-i seniyyeye Bistâmî ise aşk ve telvin ehlinin mümessili
halel geldi. Kızılbaş kabileleri ortaya çıkarak sayılır. Hüdâyî ilim ehli olması özelliğiyle;
o diyarı kapladı, nice fesad ve belalar çekildi. medresede müderris ve mahkemede kadı
İşte bu yüzden Şer’-i şerîf üzere sabit olmak; sıfatlarıyla temkine daha yakın durmakla
ona tam sarılmak (temessük) ve temkin ile birlikte, şair kimliği ve mûsikiye ilgisi
hareket etmek lazımdır. Sadreddin’in bu sebebiyle aşk, cezbe ve temevvücü aynı anda
sözleri üzerine Mevlânâ teslim olup sükût temsil etmekteydi.
etmek durumunda kaldı. 6
6 A.g.e.,25 .
b
181