Page 75 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 75

13. YÜZYIL KONYA’SINDA BİR İRFAN KANDİLİ:
                 SADREDDİN-İ KONEVÎ VE

                 ESERLERİ





                 BETÜL GÜRER




                 Yeryüzünde bazı topraklar vardır;           ifadesi iddialı, ancak gerçek bir tespittir.
                 benzerlerine göre daha verimli ve           Bir beldenin cihanı etkilemesi orada
                 bereketlidir. Bir toprak “üç” verirken      üretilen düşüncenin yaygınlaşıp yeni
                 bereketli olanlar “beş” verir…  Kimi        fikirleri doğurması ve bunlar üzerinden
                 topraklar ise hem çok üretir hem de         müstakil bir düşünce geleneğinin ortaya
                 ürettiği mahsul değerlidir. Aynı şey insan   çıkmasıyla mümkün olabilir ki Konya bu
                 yetiştiren coğrafya için de geçerlidir. Bir   şerefe ulaşmış bir şehirdir. Yukarıda adlarını
                 bereketli coğrafya olan Konya uzun yıllar   saydığımız ilim ve fikir adamlarının hemen
                 Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapmış,      hepsi yazdıkları kitapları, yetiştirdikleri
                 siyasetin olduğu kadar, bilginin, hikmetin,   öğrencileri ve öğretileriyle İslâm düşünce
                 irfanın, ilmin ve ahlâkın da merkezi        tarihinde büyük etkiler bırakmıştır. Söz
                 olmuştur. Burası devletin sadece pây-i      konusu şahsiyetler içinde Sadreddin-i
                 tahtlığını yapmamış aynı zamanda Selçuklu   Konevî’yi hem İslâm düşünce tarihi hem de
                 medeniyetinin filizlenip şekillendiği ve    tasavvuf tarihi açısından ayrı bir konumda
                 tüm cihanı etkilediği bereketli bir coğrafya   değerlendirmek gerekir. Zira Konevî,
                 hâline gelmiştir. Çünkü Konya Aksaray,      tasavvuf tarihinde İbnü’l-Arabî tarafından
                 Kayseri, Malatya ve Sivas gibi çevre        terimleri ve prensipleri belirlenmiş olan
                 şehirlerle birlikte Anadolu havzasının      vahdet-i vücûd nazariyesinin özellikle usûl
                 merkezi olmuştur. Muhyiddin İbnü’l-         ve metodoloji açısından teorisyenidir. Her
                 Arabî (ö. 1240), Evhadüddin-i Kirmânî (ö.   ne kadar vahdet-i vücûd anlayışı İbnü’l-
                 1238), Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî (ö. 1273),   Arabî ile anılsa da aslında bu bakış açısına
                 Sadreddin-i Konevî (ö. 1274), Sirâceddin-i   bir sistem hüviyeti kazandıran ve onun
                 Urmevî (ö. 1283), Kutbeddin-i Şirâzî (ö. 1311),   temel esaslarını formüle eden Sadreddin-i
                 Ekmeleddin-i Nahcuvânî (ö. 1302), Sultan    Konevî’dir. İbnü’l-Arabî’nin eserlerinde
                 Veled (ö. 1312) ve adları da etkileri de bir   ortaya koyduğu fikirler Konevî’nin yorumları
                 yazıya sığmayacak kadar çok olan nice ârif,   ve izahları ile daha anlaşılır hâle gelmiştir.
                 alim, filozof ve sûfîye ev sahipliği yapmıştır.  Bu sebeple Konevî için İbnü’l-Arabî’yi
                                                             anlamanın anahtarı denmiştir. Konevî’nin
                 Konya hakkında “Selçuklu medeniyetinin      hem çağları hem de ülkelerin sınırlarını
                 filizlenip tüm cihanı etkilediği mekândır.”   aşan etkisi eserlerindeki yoğun içerik






                 Sadreddin-i Konevî Cami kitabesi

                                                            73
   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80