Page 73 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 73
bağlı cüz’î bir ilim şeklinde belirlemek sûfîlerin ilâhî isimlerden bilgiyi aldığı bir ilim
demekti. Tasavvuf ve hatta İslâm düşüncesi, olarak hakikate ulaştıran yegane yoldu ve
belirli aşamalardan geçerek İbnü’l-Arabî’ye dolayısıyla dînî düşüncede küllî ilim olduğunu
ulaştı. İbnü’l-Arabî’nin esas meselesi, dînî iddia eden kelâmın gerçekte epistemolojik bir
düşüncedeki gerçek hakikat yolunun tasavvuf değeri olmadığı için dînî hakikatlere ulaştıran
olması gerektiği ve dolayısıyla kelâmın dînî bir yöntemi de yoktu. Bu nedenle dînî
ilimlerin meşruiyet çerçevesini belirleyen düşüncede hakikate ulaştıran ve vahye dayalı
küllî ilim olamayacağıydı. O, bu çerçevede teolojiyi temsil etme otoritesi olan yegane
müşâhede yönteminden hareketle bütün yapı, tasavvuftu.
varlığı izah edebileceğimiz bir nazariye
kurmuş ve hatta bu nazariyenin aklı esas
alan kelâm yerine vahyi esas alan bir nazariye Kaynaklar
olduğunu ileri sürmüştü. Bu aynı zamanda Dâvûd el-Kayserî, Risâle fî ilmmi’t-tasavvuf (Resâil
tarihsel olarak bakıldığında tasavvufun ilk içinde), Kayserî 1997.
dönemdeki statüsünü çok aşan bir boyuta Gazzâlî, el-Munkız mine’d-dalâl (çev. Abdurrezzak
ulaştırılması demekti. Bütün varlığı izah eden Tek), Bursa 2019.
bu metafizik nazariyenin en zayıf tarafı ya
da en çok eleştiriye mâruz kalan yönü yine Sadreddin Konevî, Yazışmalar (çev. Ekrem Demirli),
bilgisel değeri olup olmaması meselesiydi. İşte İstanbul 2002.
Konevî, bu eleştirileri dikkate alarak tasavvufu Sadreddin Konevî, Miftâhu’l-gayb (çev. Ekrem
metafizik bahisler hakkında bilgi üreten Demirli), İstanbul 2014.
ve üretilen bu bilgileri objektif kriterlere Serrâc et-Tûsî, el-Luma’ (nşr. Kâmil Mustafa
dayandırarak doğru bilgi üreten bir metafizik Hindâvî), Beyrut 2007.
ilmi olarak inşa etmekti. Konevî, bu bağlamda
üç husus üzerinde durdu. Bunlardan ilki, her
şeyden önce dönemin ilim anlayışına uygun
olarak bu ilmin yapısal özelliklerini, yani
çerçevesini belirledi. Buna göre tasavvufun
temsil ettiği ilm-i ilâhînin konusu, Hakk’ın
varlığı, ilkeleri ilâhî isimler ve meseleleri
de Allah-âlem ilişkisidir. İkinci olarak,
zannedildiğinin aksine bu ilmin, doğrusunu
yanlışından ayıran miyâr ve mizanı olduğunu
belirtti. Üçüncü olarak da, tasavvufun mantık
ilkeleri diyebileceğimiz küllî ve tâlî ilkeleri
ortaya koydu. Böylece keşf ve müşâhedeye
dayalı tasavvufî bilgi sistemini objektif
kriterleri olan ve takip edilebilir bir ilim
olarak inşa etmiş oldu. Konevî için tasavvuf,
konusu Hakk’ın varlığı olan, muhakkik
71