Page 68 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 68

hesaplaşmayı temsil etmekteydi. Bu, önce bir   yöntemiyle ihsan alanına dair bilgi üreten
                                   ölçüde başkaldırı olarak ortaya çıkan, sonra   ve bu çerçevede bir söylem oluşturan bir
                                   kelâmın otoritesine teslim olan tasavvufun    din ilmi şeklinde ispat etmişlerdi. Esasında
                                   dînî düşüncedeki gerçek yerini tespit ve      Konevî de aynı şeyi yapmıştı. Fakat şu farkla
                                   hatta felsefenin karşısında dînî hakikatlere   ki İbnü’l-Arabî’nin yeniden tanımladığı ve
                                   ulaşmadaki en üstün ve yegane yolun,          çerçevesini çizdiği bir tasavvufu ilim olarak
                                   kelâm mı yoksa tasavvuf mu olduğunun          ispatlamaya çalışmıştı. Öte yandan ilk
                                   hesaplaşmasıydı. Tarihî açıdan baktığımızda   dönem sûfîleri, kendi dönemlerindeki ilim
                                   kelâma boyun eğen tasavvuftan bir bilgi       anlayışlarına göre tasavvufu bir ilim olarak
                                   sistemi olarak kelâmı muhatap almamaya        sunarken, Konevî kendi döneminde gelinen
                                   varan bir aşamaya evrilen tasavvufu temsil    noktayı esas alarak hareket etmişti. Nitekim
                                   etmekteydi, Konevî. Sonuç olarak Konevî,      felsefesinin İslâm düşüncesine dahil olmasıyla
                                   tasavvufu, ürettiği bilgilerin epistemolojik   ilim olmanın şartları yeniden belirlenmiş,
                                   değeri üzerinden eleştiren kelâmın, esasında   filozoflar, kelâmcılar ve sûfîler, bu defa
                                   epistemolojik bir değere sahip olmadığını,    kendi ilimlerini bu şartlara göre oluşturma
                                   gerçekte tahkîk yolunun tasavvuf olduğunu     cihetine gitmişlerdi. Filozof, kelâmcı ve
                                   haykırmıştı.                                  sûfîlerin üzerinde uzlaştığı nokta, bir ilmin
                                                                                 sağlam yapıya sahip bir ilim olabilmesi için,
                                   Kuşkusuz kelâmın dînî hakikatleri idrak
                                   eden epistemolojik bir yöntem olmadığını      konusunun, ilkelerinin ve meselelerinin olması
                                   haykırmak, meselenin sadece bir yönünü        gerektiği şeklindeki tasavvurdu. Dolayısıyla
                                   göstermekteydi. Epistemolojik bir yapı olarak   her şeyden önce ilim olmanın birinci şartı,
                                   tasavvufa yönelik eleştiriler, hâlâ ortadaydı.   yapısal konumunun belirlenmesiydi. Bu
                                   Tasavvufun epistemolojik değeri neydi ve      nedenle tasavvufu metafizik bir ilim olarak
                                   muhakkiklerin ürettiği bilgiler kabul edilebilir   inşa etmeyi amaçlayan Konevî de dikkatini
                                   objektif kriterlere sahip miydi?              bu noktaya teksif etmişti. Nitekim bütün
                                                                                 eserlerinde bu amacı gütse de Miftâhu’l-
                                   Daha önce belirtildiği üzere Konevî’nin       gayb adlı eserini yalnızca bu amaca yönelik
                                   esas meselesi buydu. Bir yapının sahih bilgi   yazmıştı.
                                   üreten bir ilim olabilmesi için sahip olması
                                   gereken özellikler nelerdi? Bu mesele, ilk    Bizim bu yazıdaki amacımız, gerçek bir
                                   dönemlerden itibaren sûfîleri meşgul etmişti.   ilimde bulunması gereken konu, ilkeler ve
                                   Başta Serrâc olmak üzere ilk dönem tasavvuf   meselelerin tahlilini yapmak ve felsefe, kelâm
                                   teorisyenleri, tasavvufun bir din ilmi olduğunu   ve tasavvufun karşılaştırmasına odaklanmak
                                   temellendirmek için çaba göstermişlerdi. Bu   olmadığı için ayrıntıya girmeden Konevî’nin
                                   bağlamda tasavvufun dinde hangi alanı temsil   bu meyanda ne yapmak istediğini ortaya
                                   ettiği, maksadının ne olduğu, bilgi üretme    koymaya çalışacağız.
                                   yönteminin mahiyeti ve bu yöntemin ürettiği   Konevî’ye göre küllî olsun, cüz’î olsun bütün
                                   bilginin değeri gibi konulara odaklanmışlardı.   ilimlerin konusu, ilkeleri ve meseleleri vardır.
                                   Sonuçta tasavvufu, alanı ihsan olan, gayesi   Her ilmin konusu, o ilimde kabul edilmiş bir
                                   Allah’ı bilmek olan, riyâzet ve müşâhede      şey olmalı ve ilim ancak konunun hâllerini









                                                                              66
   63   64   65   66   67   68   69   70   71   72   73