Page 127 - Dârülmülk Konya Dergisi 2023 3. Sayı
P. 127
kitabenin bir başka yerden getirilebileceği olması dolayısıyla bu orta bölümle buna bağlı
tek yer çinilerin bulunduğu mekândır. olan batı kanadın daha sonraya ait olduğu
Burada da bu kitabenin konulacağı uygun bir açıklık kazanmaktadır. Bütün bunlar dikkate
boşluk ve yuva bulunmamaktadır. Mümkün alındığında 1155 tarihli minberin esas yerinin
olabilecek tek alan kubbenin tepesidir. burası olmadığı görülür. Zira burası minberden
Ancak kubbelerde de şimdiye kadar dinî yaklaşık 65 yıl sonra Keykavus’un başlattığı,
amaçlı yazıların (Allah, Muhammed, Halifeler vefatı üzerine kardeşi Alâeddin Keykubad
gibi) dışında usta-mimar gibi şahıslarla ilgili tarafından tamamlanan ek bölümdür. Öyleyse
kitabenin konduğu vâkî değildir. 65 yıl öncesine ait caminin yerini bulmak
gerekecektir. Orta ile batı bölümün beraber
Diğer taraftan “çini mozaik” Selçukluların
çini sanatına kazandırdıkları yeni bir eklendiği ve organik bir bütünlük gösterdiğide
teknik olup ilk defa Anadolu’da ortaya hesaba katılırsa ilk bölümün doğudaki kûfe
çıkmış ve 13. yüzyılın başlarından itibaren planlı çok sütunlu mekân olduğu rahatlıkla
uygulamaya geçilmiştir. Yani sultan I. söylenebilir.
Mesud’un minberinin (1155 tarihli) yer aldığı Doğudaki çok sütunlu mekânın ilk inşa
camide daha henüz bilinmiyordu. Eğer bu edilen kısım olduğunun kanıtlarından birisi
tekniğin uygulandığı şimdiki mihrap ve de duvardaki kırıklıktır. Buranın kıble ve
kubbe geçişlerinin bulunduğu mekân ilk avlu duvarıyla Keykubad’ın tamamlattığı orta
yapılan yer olsaydı daha henüz bilinmeyen ve batı bölümün duvarları aynı doğrultuda
bu tekniğin burada kullanılması mümkün olmayıp birleşme yönlerinden kırılma
olmayacaktı. Kullanıldığına göre burası ilk yapmaktadır. Güney cephedeki kırılmanın
değil daha sonranın ilâvesidir. Ayrıca çinilerin kıble yönünün belirlenmesiyle alâkalı olduğu
renk, motif ve süsleme kompozisyonları da ve kırılmanın avlu duvarında da aynı eksen
Alâeddin Keykubad döneminin çinileriyle üzerinde devam etmesinin bu kısımların
yakın benzerlik göstermekte ve onlarla ayrı zamanlarda düşünülerek ele alındığını
örtüşmektedir. ve dolayısıyla da dönem farkı bulunduğunu
ortaya koymaktadır. Buna bağlı olarak
Mihrap önü kubbesinin bulunduğu orta
bölümün tuğla örgülü kuzey duvarında üçlü doğudaki bölümün kıble duvarına sık ve aynı
bir kemer sistemi dikkati çeker. Şam Emeviye aralıklarla açılan pencerelerin orta yerde
Camii’nde de görüldüğü gibi Suriye bölgesinin açılmayarak aradaki geniş bir alanın sağır
bir üslûbu olarak belirginleşen bu üçlü kemer bırakılması bir mihrap yerinin olduğuna işaret
sisteminin Alâeddin Camii’nde uygulanması etmektedir. Nitekim 19. yüzyılın sonlarına ait
mimarının Şamlı olmasındandır. Havlan Oğlu fotoğraflarda (F.Sarre’nin) burada bir mihrap
Muhammed, geldiği yöredeki birikimlerini bu görülmekte ve kaynaklarda da (A. Erdoğan)
esere yansıtmış, avlu cephesindeki malzeme bahsedilmektedir. Ayrıca bu cephedeki
ve tasarımı başta olmak üzere bu kemer mihrabın istikametinin 14° doğu olduğu,
sistemiyle kubbeyi orta bölüme uyarlayarak hâlbuki Konya’da kıble yönünün 24° doğu
(Suriyeli) güneyli olduğunu ortaya koymuştur. olması gerektiği bilimsel olarak kanıtlanmış
Alâeddin Keykubad döneminin sanatçısı ve böylece ilk yapılmış bölüm olan doğu
taraftaki 14°’lik hatalı duvar sonradan 24°’ye
126