Page 36 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 36

diye isimlendirdiğim dönem      söz edebiliriz. Örneğin Râzî   İbnü’l-Arabî’de aynı sistematik
                               ortaya çıktı. Öyle ki bu yüzyıl   sonrası kelâmcıların Râzî ile   içinde göremediğimiz birçok
                               içerisinde çok önemli isimler   ilişkisi açısından bir benzerlik   mesele var. Şârih dendiğinde
                               de yetişmiştir.                 kurulabilir. Konevî’den sonra   mesela Dâvud-i Kayserî,
                                                               ne oldu da Konevî Şeyh-i       Cendî, Fergânî gibi isimler akla
                                                               Kebîr adını aldı? Konevî ile   geliyor. Kayserî bir şârihtir,
                               Aynı zamanda birbiriyle         birlikte kelimenin teknik      çünkü Fusûsu’l-hikem şerhinde
                               dirsek temasında                anlamıyla bir “metafizikçilik”   metni, metnin konularını
                               bulunmuş İbnü’l-Arabî ile       yapılıyor. Konevî hakikaten    takip ediyor, diğerleri de aynı
                               Konevî’nin birbirlerinin        son metafizikçi olarak ortaya   şekilde. Sadreddin-i Konevî
                               anlaşılmasına yaptığı           çıkıyor. Konevî’den sonra onun   bu tarz bir metin takipçiliği
                               katkının bir benzerini          takipçileri geliyor ve bir de   yapmıyor. Mesela Fükûk’ta
                               İslâm düşüncesinde              İbn Sînâ felsefesi ve kelâmın   dile getirdiği pek çok düşünce
                               birbirine yapan başka iki       bir mezci olan ve Şiî düşünce   aslında Füsûs’a tam olarak
                               isim göstermek mümkün           içerisinde ortaya çıkan İşrâkîlik  uymuyor ya da İbnü’l-Arabî’nin
                               müdür? Ya da bu ilişkiyi        gibi bir gelenek, bir tradisyon   genel görüşlerine tam olarak
                               bir şeye benzetmek              ortaya çıkıyor. Ben o tradisyonu  uymuyor.
                               isteseydiniz neye               çok dikkate almıyorum ama
                               benzetirdiniz?                  netice itibariyle böyle bir
                               Fahreddin er-Râzî ile Râzî      metafizikçilik ortaya çıkıyor.   Türkçe’ye Fusûsu’l-
                               sonrası Seyyid Şerif el-        Daha sonra bu metafizikçilik   Hikem’in Sırları adıyla
                               Cürcânî, Teftâzânî vb.          şerhler üzerinden takip ediliyor.   çevirdiğiniz el-Fükûk
                               isimlerde de benzer bir durum   Bu açıdan Konevî’yi son büyük   fî Esrâr-ı Müstenidât-ı
                               var. Fakat Şeyh-i Ekber-        metafizikçi, son büyük kurucu   Hikemi’l-Fusûs isimli
                               Şeyh-i Kebîr ilişkisi olarak    düşünür olarak niteleyebiliriz.  eserin mukaddimesinde
                               nitelendirebileceğimiz bir                                     “…Bu kitabın girişinden
                               ilişki, böyle yakın bir ilişki                                 başka bir bölümünü İbnü’l-
                               diğerlerinde yok. Çünkü         Konevî’yi teknik anlamda       Arabî’nin neşvesine göre
                               burada evvelemirde bir          İbnü’l-Arabî şârihi olarak     şerh etmek istemedim,
                               müridlik söz konusu. Konevî,    niteleyebilir misiniz?         fakat Allah bereketi ile
                               açısından İbnü’l-Arabî ile      Kendisi bunu kabul etmiyor,    beni rızıklandırmıştır.”
                               ilişkisi öncelikle bir şeyh-    yani şârihten öte bir şey      demiştir. Sizce bu eseri
                               mürid ilişkisi. Bu yönüyle      olduğunu söylüyor, kurucu      teknik anlamda bir şerh
                               aralarındaki ilişkinin tam bir   düşünür olduğunu kabul        olarak düşünebilir miyiz?
                               benzeri yok, ancak düşüncede    ediyor. Dolayısıyla böyle olunca  İbnü’l-Arabî’nin neşvesine
                               bir süreklilik oluşturma        onun iddiasını esas almak      göre yorumlamadım diyor ama
                               bakımından benzerlerinden       gerekiyor. Pek çok eserinde    birçok yerde mesela Âdem







                                                                              34
   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41