Page 86 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 6. Sayı
P. 86
Ama Ferruh ağabeyin davranışı, bir adım Geçmiş zaman olurki…
daha ilerisine uzanıyor, sigara tiryakilerinin
birini söndürmeden diğerini yakışı gibi, söze Ferruh Ağabeyle ilgili olarak hatırladığım en
başlayınca nefes almadan konuşan, nokta dikkat çekici hususlardan biri de Dernekte
koymakta zorlanan ekâbire, sohbet şeyhlerine haftada bir akşam yapılan mûsıki meşklerine
sual sorma adabını fiilen gösteriyordu. katılmaya itina etmesi, diğer bir akşam ise,
Şahsen büyüklerin sözlerini kesmeden, onları gençlerle meşgul olması, bizlere okuma-
incitmeden, böyle cümlelerle “meseleye” anlama dersi vermesi olmuştur. Ben her
girmeyi daha şuurlu bir şekilde Ferruh ne kadar ders diyorsam da bunlar, sohbet
Ağabey’den öğrendim diyebilirim. Hatta havasında yapılan, günümüz tabiriyle “atölye
ileriki zamanlarda sadece dernekte değil, çalışmaları” niteliğindeki faaliyetleri andırırdı.
başta Marmara Kahvehanesi olmak üzere Daha iyi anlaşılması için ana hatlarıyla tasvire
çeşitli yerlerde, yanlarına sokulabildiğimiz, çalışayım: Bu celselerde kendisi günün konusu
masalarının kenarına ilişebildiğimiz, hakkında bir sohbet açar, bizi konuşturur,
sohbetlerini dinlemek imkânına araya esaslı notlar -belki de dipnotlar/
erişebildiğimiz üstatlardan bu yolla epey bilgi derkenarlar/hâmişler demeliyim- ekler ve
edinebildiğimizi, “bilgisini kendisine saklar” sözü o konuda yazılmış bir metne getirerek,
diye etiketlenmiş üniversite mensubu bazı okuyup okumadığımızı sorardı. Bazen eski
hocalardan da bu yolla bilgi/bal alabilmenin isimlerden birinin kaleme aldığı metinler,
mümkün, hatta kolay olduğunu gördüm. çoğu kere günün yazarlarının gazete ve
Bana göre Ferruh Ağabey’in üniversite mecmualardaki makalelerine ait küpürleri
hayatında en büyük nasibi İstanbul Teknik “isterseniz beraber okuyalım!” mukaddimesinin
Üniversitesinde Nuri Karahöyüklü, Necmeddin ardından cebinden çıkarır, birimiz yüksek
Erbakan, Osman Çataklı vs. gibi başarılı sesle okumaya başlardık. Çoğu Kayserili,
muhafazakâr isimlerin yakınında bulunması bir kısmı Karadenizli, pek azı da İstanbul
ve onların da dâhil olduğu İskenderpaşa çocuğu olan gençlerin yanlış telaffuz ettiği
çevresinde “ahrârdan” biri olarak hayatını eski kelimeleri açıklar, bu sırada yaptığı
sürdürmeyi başarmasıdır. Buna yukarıda tekrarlarla “dilimizi düzeltir”, konuyla ilgili
isimlerini zikrettiğim devre arkadaşları unutamayacağımız fıkralar anlatırdı. Fıkraların
yanında başlıcaları dernek çevresi ve Marmara kahramanı ekseriyetle Karadenizliler olur,
Kahvesi diye özetleyebileceğim, İstanbul’un hep beraber gülüşür geçerdik. Benim gibi
muhafazakâr muhitleriyle geçirdiği hayat boyu Karadenizli arkadaşların incinmemesi için
beraberliğini de eklemek lâzımdır. de bana: “Hoca Efendi! -bana çoğu kere öyle
derdi- hep sizin hemşerilerden anlatıyorum
Bana göre Ferruh ağabey ve arkadaşları Mahir kızmıyorsunuz değil mi?.. Efendi, diğer bölgelerden
İz Hocamızın “Kıl beşi, ye helal aşı, düşün gelen gençler çok alıngan oluyorlar da onun için.
kul kardeşi, ol her hayrın eşi, kurtar başı…” Ben Karadenizliler kadar kendi fıkralarına gülen
ölçüsünü kendilerine prensip edinmiş, cefâkâr, ve anlatılanlardan rahatsız olmayanı görmedim”
fedâkâr, vefâkâr ve çalışkan dava adamları derdi. Bu cümlelerin bir gerçeği vurguladığını
nesline mensuptular. çok sonraları kavramıştım.
84