Page 89 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 6. Sayı
P. 89

her şeyle meşgul olduğumuzdan kafamızın şekli pek   Bu akıllı gavurcuk (!), Osmanlıyı da merak
             bozulmamıştır. Ancak bu yetmez! Biz kafamızı her   eder, Edirne ve Bursa gibi medeniyetimizin
             yönüyle topyekün geliştirmeliyiz” deyip Âkif’in:   kadim merkezlerini görmek istermiş. Dernek
                                                          cemaatinin mutad ziyaretleri arasında senede
             “Alınız ilmini garbın alınız san’atini
             Veriniz hem de mesâinize son sür’atini”      bir Bursa seferi olurdu. Ulu camide namaz
                                                          kılınır, o yıllarda aynı cadde üzerindeki küçücük
             beytiyle sözüne son verdi.                   bir dükkândan ibaret tek yer olan meşhur
             Hazır hale gelen tavşan kanı çayı beraberce   İskender’de kebap yenir, türbeler ziyaret edilir,
             yudumlarken de şunu anlatmıştı: “Bir gün     kaplıca’da yatılır ve dönülürdü. Bu vesile ile
             umumi banyoya gitmiştim. Girdiğim kabini iyice   sekiz-on kişilik bir cemaat halinde Bursa’ya
             temizleyip suya gireceğim sırada daha yıkanmaya   gidildi. Klasik program tatbik edildi. Fakat
             başlamadan kapı şiddetle çalındı. Demek ki küveti   İngiliz âdetâ mest ü hayran olduğundan, daha
             temizleye epey vakit harcamışım diye düşünürken   çok şey görmek istiyor, bilhassa tarihi mûsiki
             kapıyı çalan zat İngilizce “küveti boşaltma lütfen!”   dinlemek istiyordu. Sorulup soruşturuldu.
             dedi ve ekledi “I will quick jump/çabucak dalıp   Bursa Mehterinin o gece, yatsıdan sonra Kültür
             çıkacağım”. Halen unutamadığım bu İngilizce   Parkta repertuar çalışması yapacağı öğrenildi.
             ibâreyi naklettikten sonra “Bunu da İngilizlerin   Akşam namazını yine Ulu camide kılıp topluca
             temizlik anlayışına bir misâl olarak alabilirsin.”   oraya gitmeye karar verildi.
             Günümüzde bile filmlerde sık sık gördüğümüz  Dışardan gelen ziyaretçiler çekildiğinden,
             “doldurdukları lavabodan elleriyle su alıp yüzlerini   çarşı-Pazar kapandığından Ulu cami akşam,
             yıkamalarıyla bunu tamamlayabilirsin!” sözlerini   yatsı ve sabah vakitlerinde daha tenha,
             cümlelerini noktaladı.                       bu sebeple daha ruhâniyetli olur, ayrı bir
             ***                                          feyz ü berekete sahip bulunurdu. Hani
                                                          Yahya Kemal’in “Süleymaniye’de Bayram
             Galiba bir sene sonraki yaz tatilinde bir İngiliz   Sabahı” şiirinde “cedlerin mağfiret iklimi”
             arkadaşıyla derneğe gelmişti. Bu arkadaşı da   diye vasıflandırdığı hâlete ben de burada,
             onunla aynı yerde doktora yapan bir İngilizdi.   bu vakitlerde karıştığımı hissederim.
             Söylediğine göre etno müzik dinleyen, eski   Uzatmayalım, “Mermer şadırvanda şakırdayan
             şark mûsıkīsine meraklı, Hind kültürüne      -serin- su” ile aldığımız güzel bir abdeste,
             âşina, meditasyon yapan genç bir adamdı bu.   misafirimiz de imrenerek elini yüzünü ve
             Onun için dernekte bir dinî mûsıkī icrası    ayaklarını yıkayıp ferahlamıştı. Biz namaz
             yapmış, Beyâtî Mevlevî ayini ile ilâhiler    kılmak için mihraba yaklaşırken Ferruh
             okumuştuk. Ardından gülbank çekip bir de     ağabey’e “meditasyon yapmasında bir mahzur var
             aşr-ı şerif tilâvet ettiğim “bu oda konseri”   mı?” diye sorup, fıskıyeli havuzu arkasına alan
             -İngiliz böyle demiş-, İngiliz’in takdirleriyle   maksurede kıble istikametinde meditasyona
             karşılanmıştı. Hattâ arkadaşının fal taşı    oturmuşmuş. Namazı bitirdik, hoca efendi
             gibi açılmış gözlerinden taşan heyecanlı ve   etkili bir tilâvetle, Haşr sûresinin son
             takdirkâr sözlerini aynı hislerle tercüme etmiş,   ayetlerini, “lev-enzelnâ”yı okudu. Bu atmosfer
             bizler de âdetâ-kimse duymasın (!) ben de-   içinde hepimiz “Öyle sermestem ki idrak etmezem
             mest olmuştuk.                               dünya nedir” hâletine düştük desem inanınız.








                                                        87
   84   85   86   87   88   89   90   91   92   93   94