Page 91 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 6. Sayı
P. 91

kısaca yıldırıcı tesirini, askerlerini ne
             derece korkuttuğunu anlamış, “Türklerin tâ
             Viyana’ya kadar dayanmasının sırrını anladığını”
             belirtmişti. Tabi biz bunları Ferruh ağabeyin
             bize yaptığı tercümelerden öğreniyorduk.
             Çalışma biter bitmez İngiliz’in sorularından
             ilki, “Türk ordusu, bu bandoyu günümüzde
             kullanıyor mu?” olmuşu. Ordumuzda batı
             tarzı bando-muzıka kullanıldığını, mehterin
             resmen yasak olduğunu öğrenince “rahat bir
             nefes aldı gavurcuk (!)” diye gülümsediğimizi
             hatırlıyorum. İkinci merakı ise bizlerin
             mehterin parçalarına katılmamız olmuş, her
             gencin bunları bilip bilmediğini sormuştu.
             Misafirimizi daha da korkutmamak için (!)                                              Ferruh Müftüoğlu’nun
             buna da menfi cevap vermiş Ferruh ağabey.                                              Maarif Meseleleri
             Neticede kalacağımız kaplıca oteline                                                   adıyla 2004’te
             dönerek Bursa faslını lehü’l-hamd zaferle (!)                                          yayınlanan kitabı
             kapattığımızı belirtmeliyim. Zaferin yarsından
             fazlası mehtere ait olsa da kalanı Ferruh
             ağabey’den kaynaklanmış olmalıydı.           ve iknâ edici şekilde anlatması en beğenilen
                                                          özelliklerinden bir diğeriydi.
             Derneğin tertip ettiği dini mûsıkī
             Konserlerleri gibi programların açış         ***
             konuşmalarından birkaçını Ferruh ağabeyin    Hastalığının ardından emekli olduktan ve
             yaptığını hatırlarım. Konuşmasının özü ise   ağır bir kalp ameliyatı geçirdikten sonra bile
             o yılların en önemli tartışma konularından   “medâr-ı maişet motoruna ihrâkıye/yakıt”
             olan millî kültür, batı kültürü ve sol kültür   temini için çalışmak mecburiyetinde kalmıştı.
             kavramlarını kısaca ele alıp milli kültürün   Müsveddelerinin hazır olduğunu söylediği
             neden öne çıkması/çıkarılması gerektiğini,   kültürel konulardaki bazı eserlerini ve
             bunun milletimiz için çok kıymetli hayatî    hatıralarını yazmaya sıra gelemeden ecel erdi,
             unsurları ihtiva ettiğini anlatmasıydı. Bir   vâde doldu. “İzâcâ’eecelühüm lâ yestekdimûne
             farkla ki o bunu birçokları gibi hamasete    saâten velâyeste’hırûn/vade erdiğinde ecel ne bir
             baş vurmadan, beylik laf ve anlatımlardan    an öne gelir, ne de bir an gecikir,” fermân-ı ilâhîsi
             kaçınarak, dinleyicileri bıktırıp ürkütmeden   üzre lebbeyk-zen oldu. “Emrine âmâdeyim
             yapardı. Ayrıca onların yaklaşık bir, bir buçuk   Rabbim!” diyerek baş kesti, planladıklarını
             saat kadar sürecek olan mûsıki icrâsının     yapamadan terk-i dünya eyledi.Yirmi altı sene
             tadını almalarını engelleyecek bezginliğe    ne çabuk geçmiş.
             düşürmemeye itina ettiğini de söylemeliyim.
             Olabildiğince kısa ve özlü, tehlikeli sularda   Rabbim mekânını cennet, makamını âlî
             dolaşmadan, zülf-i yâre dokunmadan, açık     eylesin! Âmin!








                                                        89
   86   87   88   89   90   91   92   93   94   95   96