Page 18 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 8. Sayı
P. 18

da gelişti. Dârülmülk olarak çağrılmaya    kimliğinin cisimleştiği bir şehir olarak varlık
                                       başlayan şehirde yeni surlar, yeni mahalleler   kazanan Konya, tüm bu tarihi süreçte, her
                                       ve çarşılar yapıldı. Bahusus Turan ve      şeye rağmen günümüze değin söz konusu
                                       İran’dan, Moğolların önünden kaçanların    kimliğini korudu.
                                       gelmesiyle birlikte şehir nüfusu altmış binin   Konya, İslam-Türk temeddününde felsefe-
                                       üzerine çıktı. Söz konusu nüfusun içinde   bilim tarihi açısından önemli bir yeri
                                       bulunan zanaatkârlar ile âlimler şehrin    haizdir. Şehir bu vasıfları özellikle 1200 ile
                                       ticari ve ilmi hayatını zenginleştirdi. Konya,   1400 yılları arasında elde etti. Bu vasıflar,
                                       1243’teki Kösedağ Savaşı’ndan sonra bir    Anadolu Selçuklu ve Beylikler birikimiyle,
                                       duraklama dönemi geçirdi; ancak iktisâdî,   Uluğ Keykubad devri ilmi siyasetiyle Turan
                                       ticârî ve ilmi bir merkez olarak önemini   ve İran coğrafyasından önemli isimlerin
                                       bir müddet daha korudu. Ancak yoğun        Anadolu’ya gelişiyle ve bahusus Moğolların
                                       İlhanlı baskıları neticesinde Konya’nın    önünden çekilerek, Anadolu’ya sığınan
                                       çöküşü başladı; süreç içinde Kayseri ve    âlimler ve ârifler eliyle kazanıldı, korundu ve
                                       Sivas şehirleri öne çıkmaya yeltendi.      üretildi. Bu nokta-i nazardan bakıldığında
                                       Karamanlıların şehre el koyduğu 1358       Konya’nın zihniyetinin bir terkip olduğu
                                       yılından itibaren büyük şehir olma özelliğini   söylenebilir. Terkip, farklılıkların ‘epistemik-
                                       yitiren Konya, Fatih Sultan Mehmet (ö.     çoğulculuk’ içinde hayat bulmasını ön
                                       886/1481) devrinde Osmanlı yönetimine      gördüğünden medenî ve ilmi başarıların,
                                       geçti. Cem Sultan (ö. 900/1495) valilik    yaratıcı atılımların zemininde bulunur. Bu
                                       yaptığı yedi yıl zarfında, adil yönetimi ve   terkibin en önemli tezahürü, İslam-Türk
                                       şehrin hissiyatı konusundaki hassasiyetiyle,   birliğinin kıvamını bulması ve bu kıvamın,
                                       Konya halkını Osmanlı idaresine alıştırdı.   daha sonra, Anadolu ve Balkanlar’daki altı
                                       Bahusus XVII. yüzyılda sanayi üretim       yüz yılı ifade eden dili üretmesidir ki, bu
                                       merkezi haline gelen şehir, padişahların   dil her şeye karşın bugün dahi hayatiyetini
                                       uğrak noktası oldu ve sultanlar, çıktıkları   sürdürmektedir. Söz konusu dil, ‘kelam-fıkıh-
                                       hemen her seferde muhakkak Konya’yı        tasavvuf’u bir arada tutan bir zihniyetin
                                       ziyaret etti. Şu noktanın altını ayrıca    ifadesidir. Başka bir deyişle, ‘itikad-ilim-
                                       çizmekte fayda var: Büyük bir vakıf sistemi   irfan’ birlikteliğinin tecessüm ettiği bir
                                       olan Mevlevîlik, Konya için yüzyıllara     bakış-açısının (perspektif), kalb-i selim,akl-i
                                       uzanan ‘ekonomik canlılık’ sağladı. Söz    selim ve zevk-i selimi birlikte içeren bir
                                       konusu mali hareketliliğin, tarih boyunca,   zihniyet. Esîruddin Ebherî, Necmeddin
                                       özellikle Celâleddin Rûmî’nin türbesinin   Nahcuvânî, Sirâceddin Urmevî, Sadreddin
                                       yer aldığı, şehrin %15’ini oluşturan       Konevî, Celâleddin Rûmî, Kutbuddin
                                       kalabalık ailelerden müteşekkil mahallede   Şîrâzî, Ekmeleddin Nahcuvânî, Saîduddin
                                       görüldüğüne dikkat etmek gerekir. Ancak    Fergânî, Mueyyiduddin Cendî, Fahreddin
                                       Tanzimat döneminde Evkâf-i Humâyun         Irâkî, Afîfuddin Tilimsânî gibi âlimlerin
                                       Nezâreti’nin kurulmasıyla birlikte düzen   ve âriflerin kurduğu bu zihniyet, esas
                                       bozuldu ve Türbe-i Celâliye mahallesindeki   itibariyle, farklı coğrafyalardan gelmiş ve
                                       ekonomik canlılık sona erdi. Selçuklu-Türk   doğal bağlamlarından kopmuş âlimlerin ve









                                                                              16
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23