Page 45 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 8. Sayı
P. 45

1197) da Arapça beyitlerde karşılaşılan zor   Anadolu Selçuklularında Kılıç
                 kelimelerin Farsça olarak açıklandığı bir nevi
                 kamus hüviyetindeki Tercümânü’l-kavâfî adlı   Askeri tarihte ateşli silahlardan evvel
                 eserini ithaf etmiştir. Sivas’ta vefat ettiği   en önemli örneğini İbn Erenbuğâ ez-
                 düşünülmektedir.                            Zerdkâş’ın (ö. 1373 sonrası) Kitâbu’l-enîkfî’l-
                                                             menâcenîk isimli eserinde gördüğümüz harbî,
                 Yazının temel konusunu teşkil eden          zeyyâr, efrencî, sultânî şeklinde türleri
                 bölümün yer aldığı Beyânü’s-sınâʿât’ı müellif   zikredilen mancınık veya neftli humbaralar
                 yirmi bölüm üzerine tertip etmiştir. Tiflîsî,   gibi şahsa indirgenemeyecek silahların
                 eseri hangi amaçla yazdığı veya eseri yazarak   etkileri sebebiyle daha ehem görüldüğü
                 neyi başardığını anlatırken Arapça ve Farsça   düşünülebilir. Fakat sosyal hayatı da dahil
                 kitaplarda bulunan iyi uygulamalar ve itibarlı   ederek baktığımızda kılıç vb. türden kesici
                 işleri toplamak ve kitaplarda rumuzlu bir   âletlere ok ve yayla birlikte dönemin en
                 şekilde anlatılan esrarlı işleri tahkik edip   önemli silahları koltuğunu vermek gerekiyor.
                 tamamen anlayarak bu kitapta aşikâr bir     Bunu Tiflîsî ile aynı dönemde yaşayan
                 şekilde yazmak durumlarını vurgulamıştır.   Mısırlı bilgin Ali b.Marzî et-Tarsûsî’nin (ö.
                 Eserin, biri bazı bölümlerinin seçilerek    1187 sonrası) Selaheddin Eyyûbî (1171-1193)
                 özetlendiği kısa diğeri de önsözden itibaren   için kaleme aldığı Tabsıratuer bâbi’l-elbâb fî
                 metnin tamamının yer aldığı uzun versiyon   keyfiyyeti’n-necâtfi’l-hurûb ve Hindistan’da
                 olmak üzere iki tercümesi yapılmıştır.      Fahreddin Mübârek Şâh’ın (ö. XIII. yüzyılın
                 Süleymaniye Kütüphanesi’nde Yeni Cami       ilk çeyreği) Delhi sultanları Kutbuddin
                 (925/5, kısa) ve Bağdatlı Vehbi (2253/1, uzun)   Aybeg (1206-1210) ve Ebu’l-Muzaffer
                 koleksiyonlarında yer alan bu tercümelerden   İltutmış (1211-1236) için yazdığı Âdâbü’l-harb
                 kısa versiyonun ne zaman yazıldığı          ve’ş-şecâʿa eserlerinde silahlar bahsini hep
                 bilinmemekle birlikte mütercim ismi         kılıçla başlatması da desteklemektedir.
                 malumdur; uzun versiyonun ise tarihi malum
                 olup, çevirmenin kimliğine dair herhangi    Kabza, balçak, namlu ve kın adlarındaki
                 bir kayıt bulunmamaktadır. Kısa versiyonda   dört ana parçadan müteşekkil gerek
                 mütercim ismi Halil b. Abdurrahman olarak   süvariler gerekse piyadeler için temel
                 zikredilmekte, uzun versiyondaki tarih ise   bir savaş aracı olan kılıçlar hafif, keskin
                 1549/1550 yılını işaret etmektedir.         ve dengeli olmalarına göre öne çıkar.
                                                             Arkeolojik kazılarda bulunan Anadolu
                 Mücevherlerin işlenmesi ve renklenmesinden   Selçuklu kılıçlarının genellikle tek tarafı
                 mürekkep yapımına, zehirli hayvanları       keskin ve namluları hafif kavisli bir yapıya
                 uzaklaştırmaktan suyun iyisini kötüsünden   sahiptir. Kılıçların yapımında yüksek kaliteli
                 ayırmaya varıncaya kadar birçok kimyevî,    çelik kullanılırken, ustalar özel su verme
                 tıbbî, okült ve teknik mesele eserde yer    teknikleriyle bu silahları daha dayanıklı
                 almaktadır. Bizim dikkat çekmek istediğimiz   hale getirir. Kubadabad Sarayı çevresinde
                 kısım ise eserin Kılıçlara ve silah âletlerine su   yapılan arkeolojik çalışmalarda elde edilen
                 vermek (حلاس تلاآ و اهغیت نداد بآ) başlığını taşıyan   buluntular arasındaki kesici âletler Anadolu
                 yedinci bölümüdür.                          Selçuklu demircilerinin diğer demir ve çelik









                                                            43
   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50