Page 78 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 8. Sayı
P. 78
mahiyetleri tasavvur edilir. Bu ayrım dikkate şeklindeki görüşü yanlıştır. Çünkü sebepli
alındığında, Nahcuvânî’ye göre Râzî’nin sadece sebeple bilinebilir, tabip de sadece
eleştirileri geçerliliğini yitirir. fail ve kabil sebepleri bilmekle hastalığı
teşhis edebilir, sıhhati koruyabilir. Sebepleri
bilmek için ise tecrübe yeterli değildir. Ayrıca
Hall’de Tıbbın Yöntemine Dair şahsî mizaçlar sonsuzdur, bütünün tecrübesi
Tartışmalar imkansızdır. Bu durumda her halükârda kıyas
İbn Sînâ, organların faydalarını (menâfi‘u’l- zorunludur.
azâ) duyu ve teşrih ile tespit edilebileceğini
belirtirken, Râzî bunun akıl ve tefekkürle Nahcuvânî Nasıl Bir Tabipti?
belirlenmesi gerektiğini savunur. Ona göre,
herkes organları görebilirken, faydaları ancak İslam dünyasında tıp ilimlerinin ve
düşünme yoluyla keşf edilir. Nahcuvânî, pratiklerinin gelişimini gösteren birçok veri
faydayı tespit etmenin akıl sayesinde mümkün bulunmaktadır. Bunlardan biri de İbn Sînâ’nın
olduğunu kabul etmekle birlikte, duyu ve tümel, tikel, nazarî ve amelî ayrımlarıdır. Onun
teşrihin düşünme için bir temel oluşturduğunu teorik ve pratik tıp ayrımı, Râzî ve sonraki
düşünür. Çünkü insan bir organla şerh geleneği tarafından da benimsenmiştir.
karşılaşmadıkça, sadece akıl yürütme ile onun Ancak bu gelenek, el-Kânûn’un külliyat
faydasını tespit edemez. Nahcuvânî, Tanrı’nın kısmına odaklandığı için yalnızca teorik tıpla
varlığının hem düşünme yoluyla hem yarattığı ilgilenmiş; tabiî tümel sebepleri felsefe ve
şeyleri gözlemlemek yoluyla bilinebileceğini, nefs açısından ele alarak, fiillerin temelindeki
duyu ve teşrihle bilmenin de işte bu ikinci güçler ve mizacın hangi deneysel verilere
yola benzediğini savunur. O halde organların dayandığını incelemiştir.
faydaları akıl ve duyu ile tespit edilebileceği İbn Sînâ’nın yukarıdaki ayrımları pratisyen tabip
gibi duyu ve teşrihle de bilinebilir. “Teşrihle ile teorik tabip arasındaki farkın da kaynağıdır.
bilmek” derken İbn Sînâ anatomi kitaplarını Nahcuvânî, tıbbın hem teorik hem de pratik
kastetmiş de olabilir. Eğer böyleyse, Râzî’nin bir bilim olduğunu kabul etmekle birlikte, el-
eleştirisi geçerli olmayacaktır. Kânûn’un daha çok pratik meseleleri inceleyen
Teşhis ve tedavi aslında tıptaki hiyelî, tecrübî son dört kitabına ilgi göstermemiştir. Ancak
ve kıyasî geleneklerle yakından ilgilidir. İbn Sînâ, tabiî fail sebepleri bilen birinin pratik
Aslında Nahcuvânî tarafından da kabul uygulamalarla ilgilenmese bile tabip olarak
edilen İbn Sînâ’nın yaklaşımına göre tıpta nitelendirilebileceğini ifade ettiğinden ona
hem tecrübî hem kıyasî geleneğin yöntemleri tabip denilmiştir. Klasik dönemde tıp; teorik
uygulanmalıdır. Dolayısıyla ona göre teşhis tıp, hıfzıssıhha (koruyucu tıp), sağaltıcı
hem gözlemi hem kıyası yani sebepleri tıp ve amelî tıp şeklinde farklı alanlara
bilmekle sebeplilerin gerçekliğini bilmeyi ayrılmıştır. Teorik tıp, hastalıkların tabii ve
içerir. Tecrübî okulun “Tabip, sıhhati koruyan çevresel sebeplerini araştırırken, hıfzıssıhha
ve hastalığı gideren şeyleri tecrübe cihetinden sağlığın korunmasına odaklanır. Sağaltıcı tıp
tanımalıdır ancak rükünleri, mizaçları, hıltları, hastalıkların tedavisini, amelî tıp ise cerrahi
organları ve güçleri bilmesine gerek yoktur” müdahaleler ve kırık-çıkık gibi uygulamaları
76