Page 85 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 85

HOCA-TALEBE DEĞİL, İKİ MESLEKTAŞIN İLİŞKİSİ:

                 İBNÜ’L-ARABÎ VE

                 SADREDDİN-İ KONEVÎ








                 FEYZA KETENCİ







                 İbnü’l-Arabî’nin talebeleri denilince ilk   Arabî’ye nispetle eserlerini daha geç tarihte
                 anılması gereken ismin hiç şüphesiz Konevî   vermiş, ona olan bağlılığını her fırsatta dile
                 olduğu gözükse de bu ilişkinin hoca-talebe   getirmiş ve hatta kimi zaman İbnü’l-Arabî’den
                 ilişkisinden çok daha fazlasına dayandığını   aldığı tasdik ve teyidi düşüncesinin meşruiyet
                                                                                    1
                 ifade etmek için birden fazla sebep vardır.   zemini olarak göstermiştir.  Vahdet-i vücûd
                 İbnü’l-Arabî, tanıştığı günden ölümüne dek   düşüncesinin takipçileri, aralarındaki bu
                 Konevî’nin hayatı ve entelektüel gelişimi   ilişkiye dikkat çekmek için genellikle ikisini
                 üzerinde önemli etkiye sahip olmuştur.      birlikte zikretmiş, düşüncede hem kurucu
                 Bu itibarla İbnü’l-Arabî’nin eserleri diye   rolüne hem de İbnü’l-Arabî’ye nispetle
                 bir başlık açılsa kuşkusuz ilk zikredilmesi   bir adım geride durduğuna işaret etmek
                 gereken isim yine Konevî olacaktır. Nitekim   için onu “şeyh-i kebîr” (büyük şeyh) diye
                 birbirlerinin düşüncelerinin açımlanmasında   nitelemişlerdir. İbnü’l-Arabî’nin ise “şeyh-i
                 ve serimlenmesinde yaptıkları katkılar,     ekber” (en büyük şeyh) şeklinde nitelenmesi,
                 aralarındaki bu ilişkiyi doğrular. Fakat daha   bu düşüncenin en büyük kurucusu olduğuna
                 erken tarihte eserlerini vermesi hasebiyle   telmihte bulunmak içindir. 2
                 İbnü’l-Arabî’yi nazarî tasavvufun asıl kurucusu   O halde onlardan biri olmasa kurucusu
                 olarak kabul edebiliriz ki bilindiği gibi bir   oldukları vahdet-i vücûd düşüncesi ve onun
                 düşüncenin haddizatında bir tek kurucusu    istilzam ettiği birlik-çokluk, değişen-sabit
                 olur, bu bakımdan zaman içerisinde düşünceye   kalan, mikrokozmos-makrokosmos, müessir-
                 yön vermede öne çıkan bazı isimler olsa da   müteessir, ilim-mâlum,kıdem-hudûs, hudûsün
                 onlar asıl kurucuya nispetle ancak “dolaylı   belli bir takdim-tehirle var olması ve bununla
                 kurucu” şeklindeki bir kayıtla kurucu düşünür   irtibatlı olarak da zaman dışı ile zamanda ve
                 şeklinde kabul edilebilir. Konevî ise düşünceye   zamanla var olanın ilişkisi gibi sorunların bir
                 yön vermekten fazlasını yapmış, fakat İbnü’l-
                                                             süreği olarak en temelde Tanrı-insan ve büyük
                 1 Sadreddin Konevî, İlâhî Nefhalar (Nefehâtü’l-İlâhiyye), çev. Ekrem Demirli, İstanbul: Kapı Yayıncılık, 2015, s. 67, 96, 98, 134-135;
                 Sadreddin Konevî, Vahdet-i Vücûd ve Esasları (Nusûs fî Tahkî’t-Tavri’l-Mahsûs), çev. Ekrem Demirli, İstanbul: Kapı Yayıncılık, 2014, s. 54;
                 Sadreddin Konevî, Kırk Hadis Şerhi(Şerh-i Hadis-i Erbaîn), çev. Ekrem Demirli, İstanbul: Kapı Yayıncılık, 2014, s. 145.
                 2 Ekrem Demirli, İslâm Metafiziğinde Tanrı ve İnsan, İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2009, s. 11.







                                                            83
   80   81   82   83   84   85   86   87   88   89   90