Page 90 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 90
ve Dâvûd el-Kayserî (ö. 751/1350) takip Sonuç olarak denilebilir ki Konevî, yazdığı
etmiş, böylece geleneğin halkası artarak eserler, yetiştirdiği talebeler ve görüştüğü
devam etmiştir. Adlarını bildiğimiz Selçuklu düşünürler sayesinde İbnü’l-Arabî’nin başta
ve Osmanlı döneminde yaşamış bütün Fusûsü’l-hikem’i olmak üzere eserlerinin
büyük düşünürlerin doğrudan yahut dolaylı tanınmasında, okunmasında ve buna bağlı
olarak onun talebesi olması, Konevî’nin bu olarak metafiziğinin, yani tasavvufun teorik
düşüncedeki yerini anlamada etkili olur. Bu bahislerinin anlaşılmasında çok büyük
13
nedenle Konevî’yi, klasik İslâm nazariyatı ve katkılar sağlamıştır. Özellikle de Miftâhu’l-
Osmanlı düşüncesi arasındaki müktesabatın gayb’inde Fusûsu’l-hikem’in hangi bağlama
intikalini sağlayan Selçuklu köprüsü olarak yerleştirileceği ve nasıl yaklaşımla ele
nitelemek mümkündür. alınacağına dair önemli tespitlerde bulunur
ki kelime anlamı dikkate alındığında “gaybın
Konevî aynı zamanda tasavvufun önde gelen
şahsiyetleriyle görüşmüş, bu sayede İbnü’l- anahtarı” mânasına gelen bu eserin anahtar
Arabî’nin İslâm düşüncesinin yetiştirdiği olma konusundaki işlevi açığa çıkar. Bizzat
büyük isimler tarafından bilinmesinde Konevî’nin, İbnü’l-Arabî’nin anlaşılırlığına
ve anlaşılmasında da kilit rol oynamıştır. yaptığı katkılar vasıtasıyla nazarî tasavvuf
Bunlardan biri Mevlânâ Celâleddîn-i tarihinde kendisinden daha etkili ismin,
Rûmî’dir (ö. 672/1273). Konevî’nin Mevlânâ hatta en etkili ismin İbnü’l-Arabî olduğu
15
ile karşılıklı konuştuğuna hatta Mevlânâ’nın konusunda tereddüt yoktur. Bu bağlamda
cenaze namazını Konevî’nin kıldırması için en mühim katkısı, İbnü’l-Arabî’den
vasiyette bulunduğuna, onun da kıldırdığına gelen görece dağınık ve geniş malzemeyi
dair rivayetler olması, aralarındaki ilkeler üzerinden tespiti ve literatüre
arkadaşlığın bir göstergesi sayılabilir. 14 yerleştirmesindeki formasyonu diye
Bu ilişki aynı zamanda Anadolu’nun iki özetlenebilir. Binaenaleyh, İbnü’l-Arabî’yi
büyük ekolünü temsil edecek olan Ekberî kurucusu olarak kabul edebileceğimiz
gelenek ile Mevlevîlik arasındaki ilişkinin nazarî tasavvufun tedris ve talim edilebilir
köklerine dair izler verir. Ayrıca Konevî, hâle gelmesinde ve bu nazariyata dair bir
Müslüman filozoflarla mektuplaşmış, yazı dilinin ve üslûbunun gelişiminde ve bu
onlarla İbnü’l-Arabî düşüncesinin felsefî etkinliğin sürdürülebilir hâle gelmesinde en
bahisleri hakkında tartışmıştır. Bunlardan büyük pay Konevî’ye aittir. Hiç kuşkusuz
biri Nasîrüddin et-Tûsî’dir (ö. 672/1274). bugün, onun sayesinde doğru kavram ve
Daha sonra önemli bir kısmı tek bir eserde önermeler üzerinden İbnü’l-Arabî metafiziği
toplanıp Mürâselât adıyla neşredilen bu üzerine konuşmalar ve tartışmalar yapmayı
mektuplaşmalar, tasavvuf literatürünün en sürdürmekteyiz. Tüm bu meseleler hesaba
temel metafizik konularını teşkil etmiştir. katılarak baştaki soruya yeniden dönersek,
iki düşünürün ilişkisi bir hoca-talebe ilişkisi
13 Ekrem Demirli, İslam Düşüncesi Üzerine Söyleşiler ve Konuşmalar: “Filler ve Körler”, İstanbul: Sufi Kitap, 2016, 253.
14 Abdulbaki Miftah, Hatmu’l Kur’an: Kur’an Mührü. çev. Vahdettin İnce. İstanbul: Kitsan Kitap Basım Yayın, 2017, s. 429.
15 Ekrem Demirli, “Klasik İslâm Nazariyatı ile Osmanlı Düşünce Dünyası Arasında Selçuklu Köprüsü: Sadreddin Konevî ve Nazarî
Tasavvufun Kuruluşu (Ek: Konevî’nin Vasiyetnâmesi)”, Türklük Araştırmaları Dergisi, 2004, 16, s. 25.
88