Page 96 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 96

Uzaklardan gelen zengin bir tacirin
                                   bazı soruları vardır. Konya’da şehrin
                                   şeyh ve bilginleri ile görüşmek ister.
                                   “Şeyhülislâm, zamanın biricik muhaddisi,
                                   din ve yakîn ilimlerini bilen birisidir.”
                                   diyerek Sadreddin’i tavsiye ederler.
                                   Kıymetli hediyelerle ziyaretine gidince
                                   onu debdebeli bir hayat içinde görür.
                                   Hizmetçiler, köleler, hâcipler, kapıcılar ve
                                   harem ağaları bulunmaktadır. Bu durumu
                                   gören tacir hayal kırıklığına uğrar ve
                                   sualine de cevap alamaz. Bunun üzerine
                                   Mevlânâ’ya gider, onu daha mütevazı
                                   şartlar içinde bulur ve tatminkâr cevap
                                   alarak maksadı hâsıl olur. Buradaki
                                   kaynağımızın Mevlânâ’yı övme sadedinde
                                   bu bilgileri vermesi tabiîdir. Ne var
                                   ki İbrahim Hakkı Konyalı’nın Konya
                                   Tarihi’nden öğrendiğimize göre Sadreddin-i
                                   Konevî’nin gerçekten hayli emlâk ve
                                   gayr-i menkule sahip varlıklı birisi olduğu
                                   anlaşılıyor. Prof. Nafiz Uzluk da Mevlânâ
                                   ile Sadreddin’i şu satırlar ile karşılaştırır:
                                   “Birincisi ömrünü medresede geçirmiştir,
                                   ikincisi kendi evini ilim tedris edilecek bir
                                   yurt yapmış, daha ziyade hadis ilmindeki
                                   kudreti ile Muhyiddin İbn-i Arabî’nin
                                   felsefesini yaymaya çalışmıştır. Talebesi
                                   arasında mühim simalar bulunmuş, ihtişam
                                   ve debdebe ile emir gibi yaşamış, fakat
                                   adına tarikat bırakmamış, oğlu ve torunu
                                   tanınmamıştır.” 1



                                   1 Osman Ergin,“Sadreddin Konevî ve Eserleri”, Şarkıyat
                                   Mecmuası II, 1957, s. 64. Şu ifâdeler de bu mealdedir:
                                   “Sadreddin çok zengindi. Evi adeta bir konaktı. Hizmetçi-
                                   leri, aşçıları, uşakları vardı. Evinde nefis yemekler pişer,
                                   Konya’nın ileri gelenleri ziyaretine gelirdi.” Aksaraylı
                                   Kerimüddin, Selçuklu Devletleri Tarihi, (Müsâmene-
                                   tü’l-Ahbar tercümesi) çev. M. N. Gençosman, Ankara
                                   1943, s. 211’de F. N. Uzluk’a ait not.
                                                                            Sadreddin-i Konevî’nin Hz. Mevlânâ’nın cenaze nmazını kıldırması
                                                                            sahnesi, Konya Panorama Müzesi



                                                                              94
   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101