Page 99 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 99
mürsel benimle boy ölçüşemez.’ buyurdu.” meraklılar dinlemeye gelirdi. Fikrî tartışmalar
4
der. Bir küçük târiz de şu meşhur hadisede olur, Sadreddin de sonuca bağlardı. Bir gün bu
5
görülür: Bir mecliste “Başköşe neresidir?” meclise Mevlânâ da geldi. Sadreddin yerinden
tartışması yapılmaktadır. Herkes fikrini söyler. kalkıp seccadesini ona ikram etti. Mevlânâ
Sadreddin: “Sûfîler mezhebinde sadr (baş köşe) razı olmadı. Hiç olmazsa birlikte oturalım,
dergâhlardaki ayakkabı çıkarılan yerdir.” der. diye ısrar ettiyse de kabul ettiremedi. Bunun
Mevlânâ’ya göre ise “Baş köşe yârin bulunduğu üzerine: “Şol seccade ki sen oturmağa
yerdir.” yaramaya, bize dahi yaramaz.” diyerek
seccadeyi topladı ve bir kenara attı.
İlerleyen Dostluk Kalabalıklardan uzak ve daha mahremiyetli
durumlarda Mevlânâ bu tevazu tavrında
Başlangıçta Mevlânâ’ya ve semâa muhalif ısrar etmeyecektir. Samimi bir Mevlânâ
bulunan Sadreddin’in nihayet onunla dost muhibbi olan Eflâkî aynen şöyle yazar: “Bir
olduğu, birçok önemli davet ve toplantılarda gün Mevlânâ şeyhler şeyhi (...), muhaddislerin
birlikte bulundukları görülüyor. Birbirlerine Sultanı Şeyh Sadreddin’i görmeye gitmişti.
olan yakınlık ve güvenleri artmaktadır. Bir Sadreddin Mevlânâ’yı tam bir ağırlama ile
gün Sadreddin, Mevlânâ ve bir grup ileri gelen karşılayıp kendi seccâdesine oturttu. Kendisi
zevât Meram bağlarında gezintiye çıkarlar. de onun karşısında iki dizi üzerine edeple
Mevlânâ topluluktan ayrılıp bir değirmene oturup murakabeye durdular ve nurla dolu
gider. Geri dönmeyince aramaya koyulurlar. huzur deryasına daldılar (...). Sadreddin’in
Nihayet onu değirmen taşı karşısında semâ bir dervişi vardı. Mevlânâ’ya ‘Fakirlik nedir?’
ederken bulurlar. Mevlânâ dönmekte olan diye sordu. Mevlânâ cevap vermedi. Sual
değirmen taşını kastederek: “Tanrı hakkı üç defa tekrarlandı. Sadreddin çok üzüldü.
için Sübbûh Kuddûs diyor.” der. Sadreddin Mevlânâ gidince dervişine: ‘Terbiyesizlik
tasdik eder: “Ben ve Kadı Sırâceddin o anda ettin, Mevlânâ’nın cevabı hareketinde idi, tam
hissedilir bir şekilde değirmen taşında Sübbûh derviş velîlerin huzurunda susar…’” dedi.
Kuddûs sesinin kulağımıza geldiğini duyduk.” 6 Sadreddin’in Mevlânâ’ya hürmet ve inancı
Artık ziyaretler daha bir dostluk havası artarak devam etmekle beraber, kendi ihtisası
içindedir. Sadreddin’le Mevlânâ arasında olan Hadis sahasındaki bir hâdise ilgi çekicidir:
cereyan eden karşılıklı ikram, incelik ve Bir gün Şeyh Sadreddin hadis dersi ile
tevazu sahneleriyle dolu bir hadise şöyledir: meşguldü. Mecliste ileri gelen kimseler vardı.
Sadreddin cuma namazlarından sonra Mevlânâ da geldi. Sadreddin o günkü dersi
bir meclis tertib eder; âlimler, dervişler, Mevlânâ’nın vermesi için ricada bulundu.
4 “Lîmaallahi vaktün” hadisi için bkz. Aclûnî, Keşfü’l-hafâ, II, 244; Ali Yardım, Mesnevi Hadisleri, Damla Yayınevi, İstanbul, 2008, s. 87;
Kuşeyrî, Risâle,70 (Telvin-Temkin bahsi).
5 Eflâkî, Menâkıbü’l-Ârifîn, Tahsin Yazıcı neşri, metin, II, Ankara 1980, s. 609-610; aynı eser Tahsin Yazıcı çevirisi (Ariflerin Menkıbeleri),
İstanbul, 1966, s. 30.
6 Eflâki, metin, I, 318, terc. 309; Câmi, Nefahâtü’l-Üns, çev. Lâmiî Çelebi, İstanbul 1289, s. 633; Ali Şîr Nevâi, Nesâyimü’l-Muhabbe, hazır-
layan, Kemâl Eraslan, İstanbul 1979, s. 363; Beduzzaman. Füruzanfer, Mevlânâ Celâleddin, çev. Feridun Nafiz Uzluk, İstanbul, 1986, s.160.
97