Page 100 - Dârülmülk Konya Dergisi 2024 5. Sayı
P. 100

Hz. Mevlânâ her bir hadisi açıklarken, başka   bitince iltifatını esirgemez: “Kim ki takva sahibi
                                   hadisler ve vürûd sebeplerini de dikkate alıp   bir imamın arkasında namaz kılarsa, sanki
                                   o kadar işitilmedik mânalar çıkarıp derinlere   Peygamber’in arkasında namaz kılmış gibi olur.” 9
                                   daldı ki, herkes hayran oldu. Sadreddin de    der.
                                   hayret ve gıptasını gizleyemedi, hatta bazı   Rivayetlerden anlaşılan o ki Sadreddin
                                   tereddütlere kapıldı. Nihayet rüyasında Hz.   Mevlânâ’ya karşı samimi bir şekilde dostluk
                                   Peygamber’in teyidiyle ve lehinde beyanıyla   gösteriyor ve yakınlık duyuyordu: Bir gün
                                   Mevlânâ’nın açıklamaları hakkındaki           Muînüddin Pervâne’nin evinde büyük bir semâ
                                   tereddütleri tamamen zâil oldu. 7             toplantısı vardı. Zamanın ileri gelenleri de orada
                                   Sadreddin ile Mevlânâ aynı saflarda veya biri   idi. Mevlânâ’ya karşı Sadreddin şu rubâîyi okudu:
                                   imam öteki cemaat olarak birlikte namazlar    “Sensiz gökten inen âyetleri kim haber verebilir?
                                   kılmışlardır. Aralarındaki münasebetlere ışık   Ey sırları keşfeden söyle! Hakikat âlemindeki
                                   tutması bakımından burada iki rivayete yer    nükteleri kim çözebilir?” Sonra samimi bir
                                   vereceğiz: Bir gün bir mecliste bulunuyorlardı.   şekilde Mevlânâ’ya saygılı hareketlerde bulundu.
                                   Akşam namazı vakti gelmişti. Necmüddin Dâye   Sadreddin’in samimiyetini şuradan anlıyoruz
                                   (Râzî) imam oldu. Her iki rekâtta da Kâfirûn   ki saygı ve takdirlerini sadece huzurunda
                                   sûresini okudu. Mevlânâ, Sadreddin’e latife yollu:   değil, gıyabında da ortaya koymaktan ve ifade
                                   “Zâhir budur ki birini sizin için, birini bizim   etmekten geri kalmazdı: Bir gün Mecdüddin-i
                                   için okudu!” dedi.  Bu rivayetin Sadreddin ile   Cendî şöyle der: “Ben bugün mecliste Mevlânâ
                                                   8
                                   Mevlânâ arasında meşrep farklılığı olduğunu   ne söylerse kabul etmeyeceğim, o cevapsız
                                   söyleyenleri haklı çıkaracak bir mahiyet      kalıncaya kadar elimden geleni yapacağım.”
                                   arzettiğini belirtmeliyiz.
                                                                                 Sadreddin ise bunun doğru olmadığını ihtar
                                   İkinci rivayetimiz Sadreddin’in imamlığı ve   ederek, tarikat büyüklerini imtihan etmenin
                                   Mevlânâ’nın onu nasıl bir gözle gördüğüne     hatalı olduğunu söyler, fakat dinletemez. Biraz
                                   dairdir: Gene ileri gelenlerin bulunduğu bir   sonra Mevlânâ gelip kapıdan girer girmez “Lâ
                                   topluluk var. Akşam namazı kılınacak. Herkes   ilâhe illallah Muhammedün resûlullah” der.
                                   Mevlânâ’nın imam olmasını ister. O ise: “Biz   Orada kimsenin itiraz edemeyeceği bu söz
                                   abdallardanız, nerede olsa oturup kalkarız.   karşısında mahcup duruma düşen Mecdüddin
                                   İmamlık sabit-kademler ve tasavvuf ehli insanlara  özür diler. Ayrıca Sadreddin’in Mevlânâ’yı
                                   yaraşır der ve namazı kıldırması için Sadreddin’e   çekiştirmek isteyenlere, karşı koyduğu da
                                   ricada bulunur, kendisi de ona uyar. Namaz    görülür.



                                   7 Eflâki, metin, I, 392-393, terc. I, 381-382; A. Gölpınarlı,  Mevlânâ Celâleddin, İstanbul 1959, s. 236. Rüyasında Hz. Peygamber’i gördü,
                                   gitti elini öptü. O da: “O hadisin mânâsı ve benim maksadım Mevlânâ’nın izâhı gibidir. Ona ilâve edilmiş değildir” dedi. Sadreddin sevinçle
                                   uyandı. Ertesi gün Mevlânâ dergâhının kapısından girince Mevlânâ kendisine: “Doğrusu seni şâhid ve müjdeci olarak gönderdik” (Ahzâb
                                   33/45 ve Feth 48/8) âyetini okudu. Eflâki, aynı yer.
                                   8 Câmî, Nefahatterc. 491; Füruzanfer, a.g.e., 169; F. N. Uzluk aynı yerde not olarak Kâfirûn sûresinin meâlini verdikten sonra şunları yazar:
                                   “Demek ki Mevlânâ’nın Sadreddin’e söylemek istediği şu: Sizin inancınız size, benim inanışlarım da bana. Çok mânâlıdır.”
                                   9 Bu sözlerin, bir kelime farklılıkla, hadis olarak rivayeti vardır: Bkz. Keşfü’l-hafâ, II, 355; Zeylâî, Nasbu’r-râye li-ahâdîsi’l-Hidâye,
                                   Hindistan 1393/1973, II, s. 26.







                                                                              98
   95   96   97   98   99   100   101   102   103   104   105