Page 33 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 8. Sayı
P. 33
Beyânü’s-sınâʿât’ta bu sanatın temeli ve dayanağının iki unsur
olduğunu söyler: Cisimler ilmi (ilm-i ecsâd) ve ruhlar ilmi
(ilm-i ervâh). “Ruhları ve cisimleri birleştirmek gerekir ki,
bu sanatta bilgisiz ve aciz kalınmasın” der. Burada anlatmak
istediği Câbir’in “nitelikler teorisi” gibi görünmektedir.
alarak el-kîmyâ ve el-kîmiyâ şeklinde yerleşen elkimya tarihinin önemli isimlerinden biridir.
bu sanat, İslam devletinin yeni kurumlaştığı, İslam elkimya âlimlerinin çalışmalarının kimya
Eski Mısır ve Grek medeniyetinin mirasını adına gerçekleştirilen pek çok incelemeye
sahiplenip geliştirdiği bu dönemde altın kaynaklık etmesi, alanın ilkelerini belirleyen
çağını yaşamıştır diyebiliriz. Abbâsî halifeleri çalışmalardan oluşan büyük bir külliyatın
tarafından 762’de kurulan Bağdat kenti bilim sahibi olmaları ve kimyanın deneysel bir
merkezi haline gelmiş, Harun Reşid’in oğlu bilim olma yolundaki katkıları onları kimya
Halife el-Me’mun 830 yılında burada “Beytü’l tarihinde önemli ve öncü kişilikler haline
Hikme”yi kurdurmuştur. Üniversite ve getirmiştir. İslam elkimyasında teori ile
kütüphane olarak kurulan bu yerde yabancı tecrübeye dayalı metot; ilim ile amel iç içedir.
dilde yazılmış bilimsel nitelikli kitaplar Doğayı taklit etme işi olarak elkimyanın temel
Arapça’ya çevrilmiş, sonuç olarak İslam hedeflerinden biri, doğadaki mükemmelliğe
elkimyası batı geleneğindeki bilgi birikimini maddeler âleminde ve insan akıl-beden-ruh
bünyesine katarak elkimya faaliyetlerinin birliğinde ulaşmaktır. Özünde fiziki bir varlığı
geleceğe taşınmasında öncü rol oynamıştır.
dönüştürme işlemi olmakla birlikte, madende
Bu süreçteki en önemli isim Ebû Mûsâ var sayılan canlılık boyutu ve semavî etkilerle
Câbir b. Hayyân (ö. 200/815) olmuştur. Câbir birlikte düşünüldüğünde yapılan işlem
çalışmalarıyla döneminde ve sonraki sekiz sadece fizikî bir süreç olmaktan çıkmakta
yüzyıl boyunca elkimya alanında adeta tek ve İslam elkimya geleneğinde yaygın kabul
otorite olmuştur. Çünkü Câbir Doğu’nun ve gören haliyle bu ilim “Rabbânî bir sır” olarak
Batı’nın elkimya görüşlerini çok başarılı bir kabul edilmekteydi. Bu haliyle İslam elkimya
biçimde sentezlemiş; IX. ve XIII. yüzyıllarda geleneğinin, duyuları tüm bilginin kaynağı
yaşayan Kindî (ö.252/866), Râzî (ö.313/925), olarak gören bir deneycilik anlayışına sahip
Tuğrâî (ö.515/1121) ve Irâkî (ö.806/1404) dâhil olmadığını söylemek mümkündür. Yaratıcı
olmak üzere daha sonraki elkimyacıların fikrini benimseyen İslam elkimya düşünür ve
ve hatta elkimyanın tesir ettiği eczacı ve âlimleri, O’nu ilk sebep ve ilk hareket ettirici
hekimlerin çoğunun önünü açmıştır. Hubeyş olarak kabul etmiş ve tabiatı kendi içsel
et-Tiflîsî de Câbir b. Hayyân’ın elkimya süreçleriyle işleyen bir nedensellik zinciriyle
geleneğinin mirasçılarından, İslam tıp ve açıklayan, deneyciliğe dayanan teoriler de
31