Page 57 - Dârülmülk Konya Dergisi 2025 8. Sayı
P. 57

yetkinleşmiş kişilerin de bütü rüyaları her   dayandırır. İnsandaki bâtınî idrak organlarına
                 zaman açık seçik olmaz ve yoruma muhtaçtır.   dikkat çeker. Bu organlar kuşkusuz ki, felsefî
                 Ayrıca rüyanın doğru olmasında etkinlik       teorideki mütehayyile değildir. Sûfîlerin
                 payı olan mütehayyilenin eksik çalışması da   öteden beri duyu ötesi âlemi idrak organları
                 rüyanın açıklığını etkileyen bir faktördür.   üzerine çalıştıklarını söyleyebiliriz. Ancak
                 Bu bağlamda mütehayyile bazen özellikle       bu konuda bu organların nasıl çalıştığı ve
                 metafizik âlemden insan aklına gelen uyarı    hangi ontolojik zemine dayandığı ile ilgili ilk
                 ve bilgileri eksik veya yanlış zabt edebilir.   dönem klasik metinlerinde açıklamalar azdır.
                 Bunun nedeni mütehayyile gücünün bir sureti   Gazzâlî bunu kabataslak bir varlık mertebeleri
                 hayal etmekle uğraşırken hızlıca sıçrayarak   düşüncesi çerçevesinde geliştirir. Bu bağlamda
                 bir suretten diğerine, ondan da başkasına     insanın sadık rüyanın da dâhil olduğu keşf
                 geçmesidir. Böylece kişi ilk sureti unutabilir.   kategorisinde etkin organı manevi bir idrak
                 Kişi uykudan uyandığında, hatırladığı suretler,   merkezi olan kalptir. Kalbin temizlenmesi
                 asıl formlar olmayıp, çağrışımla sıçrayıp     sonucunda, âleme dâir sırların kendisinde
                 gittiği diğerleri olabilir. Rüya tabir veya   kayıtlı olduğu kaynak –din dilinde Levh-i
                 yorumlamasında yapılan şey ise, faal akıldan   Mahfûz- kalb aynasında yansır. Eşyanın
                 insan aklına oradan da mütehayyile gücüne     hakikatlerine dair doğru bilgiyi ihtiva eden bu
                 aktarılan ilk sureti hatırlamaya çalışmaktan   kaynağa ulaşmak için yapılması gereken şey,
                 ibarettir. Bu çerçevede İbn Sînâ’ya göre      kalbin kirlerden arındırılmasıdır.
                 rüyaların yorumu (i) duyularla algılanan âlem,   Gazzâlî’nin bu husustaki kısa ve öz teorisini
                 (ii) mâkûlât âlemi, (iii) semâvî âlem olmak   Şeyh-i Ekber İbnü’l-Arabî’nin muazzam
                 üzere üç farklı alana ait olabilir.           sistemi geride bırakır. İbnü’l-Arabî bu

                 İslam rüya yorum teorisi geleneklerinin       hususta sağlam bir ontolojik zemin kurarak
                 üçüncüsü sûfîlerin teorisidir. Bu teori dinî-  tasavvufî rüya teorisinin en mükemmel
                 şer’î teoriyi bütünüyle kabul eder ve felsefî-  hâlini ortaya koyar. Bu bağlamda onun
                 tıbbî teorinin de birtakım unsurları devşirir.   rüya yorum teorisinin anahtar kavramı
                 Bununla beraber yine de oldukça özgün         kuşkusuz ki, misâl âlemidir. Vücûdun birliği
                 bir yapıya sahiptir. Nitekim ilk sûfî teoriye   ilkesine bağlı bir ontoloji inşa eden Şeyh,
                 uygun rüya tabirnamesi sayılan Hargûşî’nin    ilâhî ve kevnî suretlerin tamamının kuşatıcı
                 eserinde antik Yunan geleneğinin klasiği      mertebesi olan misal âlemi üzerinden rüyanın
                 sayılan Artemidorus’un ve dinî-şer’î yorum    açıklamasını yapacaktır. Tasavvufî rüya teorisi
                 geleneğinin klasiği sayabileceğimiz İbn       sülûk sistemine de etki eder. Bu hususta
                 Kuteybe’nin eserinin etkisi vardır. İlk dönem   ise Orta Asya geleneği büyük bir başarıya
                 sûfîlerinin rüya teorileri büyük ölçüde dinî-  sahiptir. Özellikle de Kübrevî geleneğe
                 şer’î gelenekle paralellik arz eder. Bu alanda   mensup sûfîlerin bu alandaki çalışmaları
                 en ciddi çıkışlar yapan ve tasavvufî rengi    dikkate değer. Onların rüya ile seyr u sülûk
                 belirgin kılan isim Gazzâlî’dir. Gazzâlî, keşfî   arasında kurdukları ilişki daha sonra Osmanlı
                 bilginin doğasına dair açıklamalar yaparken   Dönemi tabirname literatüründe bir tür
                 sadık rüyanın doğasını da açıklar. Sûfîlerin bu   kabul edebileceğimiz Atvâr geleneğine uygun
                 konudaki müşâhedelerini felsefî bir temele    tabirnamelere kaynaklık etmiştir.








                                                            55
   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62